piwik no script img

Açlık grevine destek„Her şey onlar için“

Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın Ankara'da sürdürdüğü açlık grevine, Berlin'deki Türkiyeli akademisyenler destek oldu.

Barış için Akademisyenler, meslektaşlarına destek verdi. Foto: Volkan Ağar

Berlin'deki Brandenburger Kapısı'nın önünde bir kadın, „67 gün“ yazılı bir pankart tutuyor. Kendisi, akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ile dayanışma amaçlı sembolik açlık grevine katılan Türkiyeli akademisyenlerden biri. On iki saat boyunca aç kalacak.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ise 11 Mart'dan beri yemek yemiyorlar. Sadece şekerli su ve çay ile yetiniyorlar. Açlık grevi yoluyla KHK ile işlerinden atılmalarını protesto ediyorlar. 15 Temmuz 2016'da yapılan darbe girisminden beri toplam 7916 akademisyen bu şekilde işlerinden oldu. Aralarından 452 tanesi barış bildirisini imzalayan Barış İçin Akademisyenler platformu üyeleriydi.

İşlerini kaybeden ve yeni bir iş bulamayan akademisyenlerin bir kısmı bugünlerde yurtdışında yaşıyor; bazıları Almanya'da. Berlin'deki sembolik açlık grevine katılmak için 12 akademisyen gelmiş. Muzaffer Kaya onlardan biri. 8 Şubat'a kadar Nişantaşı Üniversitesi'nde Sosyal Hizmet bölümünde doçent olarak çalışıyormuş. İşini kaybetmesinin ardından Rosa Luxemburg Vakfı'nın bursuyla Berlin'e gelmiş. Aynı zamanda Paris'teki Place de la Republique meydanında da sembolik bir açlık grevi yapıldığını anlatıyor;

„Bizim amacımız hiç bir zaman sadece kendimizi kurtarmak olmadı. Ülkeyi terk edemeyen o kadar çok arkadaş var ki. Onlar için bu tür eylemler yapıyoruz, her şey onlar için.“

özel
Volkan Ağar

1990 doğumlu. Viyana, Bolonya ve Chicago üniversitelerinde siyaset bilimi ve uluslararası kalkınma okudu. İlgi ve araştırma alanları, sosyal hareketler, sağcı politikalar, göç, Türkiye'de siyaset ve toplum.

Amaç iktidarı geri adım atmaya zorlamak

„Ölmek değil, yaşamak istiyoruz“ başlıklı basın bildirisinin Almancası, Türkçesi ve İnglizcesi okunuyor. „Barış için Akademisyenler“ arasında açlık grevine verilen desteği eleştiren sesler, çok geç olmadan Gülmen ve Özakça'yı grevi bitirmelerine ikna etmeyi tercih edenler var. Muzaffer Kaya da, „bu eylem şeklini yanlış bulanlar var“ diyor ve ekliyor, „Ama arkadaşlarımızı desteklemekten başka bir seçeneğimiz yok.“ Kaya'ya göre amaç, Gülmen ve Özakça'nın seslerini çoğaltmak ve iktidarı geri adım atmaya zorlamak.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın sağlık durumları her geçen gün kötüleşiyor. Hayati tehlikeyi işaret eden semptomlar belirirken, geriye çevrilemez zararların oluşma ihtimali artıyor. Buna rağmen devletten hala hiçbir tepki yok. „Ben bu açlık grevinin Türkiye'de etkin bir eylem şekli olduğuna inanmıyorum. Hiçbir şey umrunda değil bu devletin“ diyen Zeynep Kıvılcım, Ekim 2016'dan beri Almanya'da. Siyaset bilimci KHK ile İstanbul Üniversitesindeki görevinden alınmış.

Yine de Muzaffer Kaya gibi Zeynep Kıvılcım da, destek vermekten başka bir seçenek göremiyor. Sonuçta bu açlık grevi arkadaşlarının özgür iradesi ve kendi tercihleriyle başlatılmış. Kıvılcım'a göre uzun vadeli düşünüldüğünde en önemli şey organize olmak. Mayıs ayının sonunda „Barış için Akademisyenler Almanya“ isimli bir dernek kurulacak. Bunun için Eğitim-Sen ile bağlı olan Alman eğitim sendikası GEW ile iletişim kuruldu. GEW, Mart ayında Türkiye'de işini kaybeden akademisyenler için bir dayanışma çağrısı yayınlamıştı. Bu çağrının destekçileri arasında Jürgen Habermas ve Noam Chomsky de yer almıştı.

Barış için Akademisyenler Almanya'nın, dayanışma göstermek dışında bir amaçları daha var: „Alman eğitim ve bilim kurumlarının iktidar baskısını destekleyen Türk kurumlarıyla olan işbirliklerini dondurmalarını talep ediyoruz“ ifadelerini kullanıyor Zeynep Kıvılcım. Sadece Erasmuş gibi, öğrencilerin doğrudan faydalanabildikleri programların devam ettirilmesini istiyorlar.

12 saatin sonunda sembolik bir anlam taşıyan eylem sona erse de, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın sadece açlıklarıyla sürdürebildikleri adalet arayışı devam ediyor. Ankara'nın ortasında, herkesin gözü önünde, her gün biraz daha ölüyorlar…

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!