Sokak eylemleri 1. haftasında: „Hayır“ bitmedi, daha yeni başlıyor

Sokakta yükselen itiraz sadece şaibeli bir referanduma karşı değil, oylarla birlikte ülkenin geleceğini çalanlara karşı yükseliyor.

17 Nisan, Kadiköy, İstanbul. Foto: Murat Bay

Türkiye’de referandum sonuçlarını reddeden “hayırcılar“ bir haftadır sokaklarda ve meydanlarda haklarını arıyorlar. Sokaklara inen halkın genel profili ideolojik olarak farklılık gösterse de, barış, özgürlük, laiklik ve emek eksenli taleplerin bir araya getirdiği insanlar, “istibdat“ dönemine karşı “yaşasın hürriyet“ sloganıyla beraber yürüyorlar.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde başlayan protestolar her gün daha da güçlenerek ülkenin dört bir köşesine yayıldı. Ana muhalefet partisi CHP, “kurumsal kimlikleri dolayısıyla“ halkın yanında saf tutmaya cesaret edemeyeceklerini açıklamış olsa da halk, İstanbul’da her akşam saat 19:30’da ara sokaklardan kent meydanlarına yürüyor. Mahalle sakinleri de evlerinden alkışlarla ve tencere tavalarla gürültü çıkararak mücadeleye destek oluyorlar.

Kadınlar savaş istemiyor. Foto: Murat Bay

Kadıköy’deki eylemde “seni başkan yaptırmayacağız“ sloganıyla yürüyenler arasında bir kadın elinde “kadınlar savaş istemiyor“ pankartı tutarken, bir diğeri de gürültü eylemine zılgıtlarıyla katılıyor.

“Kadınlar birlikte güçlü“ insiyatifinden Feride Eralp, “Meclis’in devre dışı kalması, bize tecavüz eden biriyle evlenmemizi söyleyen bir tasarının denetimsiz, kontrolsüz bir şekilde yasalaşabilmesi demek“ sözleriyle inşa edilmek istenen sisteminin kadınlar için ne anlama geldiğini açıklıyor.

Feride Eralp Foto: Murat Bay

Erkek ve devlet şiddetine “hayır“ diyen binlerce kadın ise, 18 Nisan akşamı Kadıköy’de tekrar bir araya gelerek seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıkladılar. Eylemde konuşma yapan Eralp’in, “yalanla hileyle elimizden almaya çalıştıkları haklarımızı, kazanımlarımızı almalarına izin verecek miyiz?“ sorusuna tüm kadınlar tek bir ağızdan “hayır“ cevabını verdi.

OHAL uygulamalarının işinden ettiği KESK üyeleri de uzun bir zamandır kent merkezlerinde oturma eylemi yapıyorlar. “Darbe girişimi sonrasında FETÖ ile mücadelenin bir cadı avına dönüştüğünü“ söyleyen kamu emekçisi Murat Öztürkmen ocak ayında sosyal güvenlik kurumundaki işinden atılmış. Yaşadığı hukuksuzluğa karşı sokağa çıkan Öztürkmen “Bu süreç sonrasında işimize geri döneceğiz ve bunu sağlayacak olan örgütlediğimiz mücadele hattı ve direnişler olacak“ diyor.

Songül Tunçdemir ve Murat Öztürkmen (KESK) Foto: Murat Bay

İşinden çıkarılan 24 yıllık öğretmen Songül Tunçdemir ise atılan bazı arkadaşlarının intihar ettiğini, bazılarının da baskılara dayanamayıp kalbine yenik düştüğünü anlatıyor. Tunçdemir “çocuklarımız için güvenli bir gelecek kurana dek mücadeleyi bırakmayacağız, aynı zamanda yeni KHK’lar çıkmaması için de mücadele edeceğiz“ diyerek adalet yerini bulana kadar sokaklarda olmaya devam edeceklerini söylüyor.

Foto: Murat Bay

Yine aynı eylemde yer alan, başkanlık sistemiyle birlikte radikal islamın da kendine daha geniş bir alan yaratacağını düşünen Kemalistler, CHP ve MHP yönetimlerinin kendilerini yalnız bıraktığını düşünse de sokakları terk etmiyorlar ve “bu ülkede gericiliğe geçit vermeyeceğiz“ diyorlar.

Sokağın hareketlenmesiyle birlikte yeni Gezi eylemleri yaşanacağı kaygısı taşıyan hükümet ise, gözaltılar yoluyla sokağın taleplerini bastırmaya çalışıyor. Referandum gecesi benim de içinde olduğum aracın önünü kesip “hakkınızda ihbar var“ sözleriyle bizi karakola götüren polisler, tamamen keyfi bir uygulamayla kamera kayıtlarımızı sildi.

Hükümete yakın medya gruplarının hedef gösterdiği sendika.org büromuz, bundan birkaç gün sonra polislerce basıldı. Editörümüz Ali Ergin Demirhan “evet sonucunu meşru göstermeme“ gerekçesiyle gözaltına alındı. (25 Nisan'da serbest bırakıldı) Yani bu durum, polisin suç teşkil etmeyen durumlar da bile kendi inisiyatifiyle sansür uygulayabildiğini gösteriyor.

„Ali’yi aldılar ama biz devam ediyoruz.“ Foto: Murat Bay

Son iki yıl içinde 35 defa erişime engelleme kararı verilen sendika.org sitesi editörlerinden Çağlar Özbilgin, engellemelerin halkın haber alma özgürlüğüne karşı yapıldığını belirterek “sendika33 ü kapattılar sendika34 açtık, Ali’yi aldılar ama biz devam ediyoruz“ diyor.

Operasyonların 'hayır’ iradesini hedef aldığının altını çizen Özbilgin “ 'Evet kararını meşru görmeme’ diye bir suç üretilmiş durumda. Referandum öncesinde ‚hayır’ diyenleri terörist ilan edenler şimdi hayırcıları halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan gözaltına alıyor. Bütün baskılara rağmen ülkenin yarısından fazlası sandıkta ‘hayır’ dediğine göre bugünkü baskılar da 'hayır’ iradesini sindiremez, sokaktaki herkesi gözaltına alamazlar bu gayrimeşruluğun üzerini böyle örtemezler“ ifadelerini kullanıyor.

23 Nisan, Kadiköy. Foto: Murat Bay

Referandumun sonucu, iktidara göre kesinleşmiş olsa da sokaklar “hayır kabul etmiyoruz“ demeye devam ediyor. Şehirleri yıkılan Kürtler savaşa, Cumhuriyet’i savunan laikler şeriata, partilerinden tasfiye edilen ülkücüler ihanete, işten atılan emekçiler hırsızlığa, hemcinsleri öldürülen kadınlar erkek şiddetine, LGBT bireyleri homofobiye yani gerilim siyasetinin kutuplaştırdığı toplumun bütün muhalifleri sokaklarda, evlerinde, iş yerlerinde “hayır daha bitmedi“ diyorlar. Sonuç olarak sokakta yükselen itiraz sadece şaibeli bir referanduma karşı değil, oylarla birlikte ülkenin geleceğini çalanlara karşı yükseliyor.

17 Nisan, Kadiköy. Foto: Murat Bay

Einmal zahlen
.

Fehler auf taz.de entdeckt?

Wir freuen uns über eine Mail an fehlerhinweis@taz.de!

Inhaltliches Feedback?

Gerne als Leser*innenkommentar unter dem Text auf taz.de oder über das Kontaktformular.

Gazeteciliğe 2009'da başladı. Kobanê, Sur, Musul gibi savaş bölgelerinde foto-muhabir ve belgeselci olarak çalıştı. Türkiye ve Ortadoğu'da çalışıyor.

Das finden Sie gut? Bereits 5 Euro monatlich helfen, taz.de auch weiterhin frei zugänglich zu halten. Für alle.

Bitte registrieren Sie sich und halten Sie sich an unsere Netiquette.

Haben Sie Probleme beim Kommentieren oder Registrieren?

Dann mailen Sie uns bitte an kommune@taz.de.