Urfa izlenimi: „HDP Suriyelileri geri yollayacak“
Türkiye'de yaşayan Suriyeliler, uzun süredir seçim kampanyalarına konu oluyorlar. İlk kez oy verecek Suriyeli bir öğretmen, tercihinin sebeplerini anlatıyor. Onları evlerine göndermek, muhalefetin üzerinde anlaştığı bir konu mu? Urfa'dan seçimlere bakış.
Huzeyfe, yüzünde beliren kaçamak bir tebessümle cebinden çıkardığı TC kimliğini gösteriyor. Gözlüklerini düzeltip adının yazılı olduğu yeni kimliğine bakarken mutluluğunu gizleyemiyor; “Bir yıl önce başvurdum, 6 ay önce de kimliğimi aldım.“ Kısa boylu, sakin konuşan biri. Urfa'da bir öğretmen evinin bahçesinde çayını yudumlarken, vatandaşlığa geçtiği sırada „sorun yaşamaması için yeni bir isim almasını öneren“ nüfus memuruna “ben ismimi seviyorum“ cevabını verdiğini anlatıyor.
28 yaşındaki Huzeyfe Alfares, 4 yıl önce IŞİD’in kontrolündeki Rakka’dan kaçarak Urfa’ya yerleşmiş. Almanya vatandaşı olan anne ve babası muhafazakar birer Müslüman oldukları için çocuklarının Hristiyan bir ülkeye gelmelerini istememişler. Suriye’de matematik öğretmeni olan Huzeyfe, mesleğine, Türkiye'nin güneyindeki Urfa şehrinde Suriyeli çocuklara ders vererek devam ediyor.
24 Haziran seçimlerinde ilk kez oy kullanacak Suriyelilerden biri olan Huzeyfe, siyasi partilerden AKP ve HDP dışındaki bazı partileri sadece ismen biliyor. Seçimlerde Erdoğan’ın partisine oy kullanacağının gerekçesini “Erdoğan bize kimlik verdi, bize güvence sağladı ve bence bütün Suriyeliler Erdoğan’a oy atacaktır“ sözleriyle açıklıyor.
Artık Türkiyeli bir seçmen olan Huzeyfe, AKP’yi 2023 hedeflerini sayabilecek kadar tanıyor. Ülkenin birçok şehrinde yükselen inşaatları “Yeni bir sistem, yeni bir ülke inşa ediliyor.“ diye anlatıyor. Cep telefonundan YouTube’u açan Huzeyfe, Erdoğan hakkında videolar gösteriyor; “Adını Arapça yazdığımızda bütün sosyal medyada onun hakkında hep iyi şeyler görüyoruz.“ Erdoğan’ın Şubat ayında Ankara'da muhtarlarla yaptığı bir toplantıda, “Mülteci kardeşlerimizin tekrar evlerine dönmesini istiyoruz. 3.5 milyonu saklayacak halimiz yok,“ dediğinden ise haberi yok.
„HDP kazanırsa Suriyelileri geri gönderecek“
CHP ve MHP’yi ismen, Saadet Partisi'ni ya da İYİ Parti'yi ise duymadığını söylüyor Huzeyfe. Şehirdeki ikinci büyük parti olan HDP’nin kazanması durumunda ise „bütün Suriyelilerin geri göndereceğini yazan“ bir Facebook iletisi gördüğünü söylüyor. “Çevirisini yaptığımda çok öfkelendim“ derken sesi bir anda sertleşiyor. Rakka operasyonunu ve Kürtleri anlatırken HDP’ye olan tutumunun Suriye’de yıllardır devam eden savaşın bir yansıması olduğu anlaşılıyor. Bir anlık duraksamanın ardından devam ediyor, “Savaştan önce Kürtlerle her ekmeği ikiye böler paylaşırdık, ama şimdi onarılmaz yaralar açıldı.“
Anketlere göre Erdoğan'ın karşısında en fazla şansı olan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 6 Haziran günü Urfa’da bir miting gerçekleştirdi. Enerjisi ve meydan okuyan tavrıyla Türkiye'de değişim vaatlerinde bulunan İnce, Kürt sorununa karşı çözümünü açıkladı; “Barışacağız, ekonomik olarak büyüyeceğiz, adil bölüşeceğiz. Herkes annesiyle konuştuğu dilini özgürce konuşabilecek.“ Batıda yaptığı mitinglerde zaman zaman „Suriyelileri geri göndereceğini“ söyleyen İnce, resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 700 bin Suriyelinin yaşadığı Urfa’dan, Türkiye’nin mülteci politikasına dair tek bir kelime söylemeden ayrıldı.
Muharrem İnce’nin değinmediği Suriyeliler, Urfa’nın eski mahallelerinde kendi gettolarını oluşturmuşlar bile. Tatlıcılar, dönerciler, kuaförler, terziler, kuyumcular… İşletmelerin, ticaretin, sokağın, yaşamın dili Arapça. Akşamları Halep’in arka sokaklarını andıran Rabia Meydanı'nın etrafında bir araya gelen gençler, nargile dumanına karışan sohbetlerle kendi sosyal yaşamlarını sürdürmekteler.
Bölgenin kaderini belirleyen bir diğer dinamik ise HDP seçmenleri. HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 38 ile AKP'nin ardından ikinci parti olup, meclise 5 vekil soktu. Ardından yaşanan çatışma süreci ve akabinde tekrarlanan seçimlerde HDP'nin oylarında düşüş yaşandı; 1 Kasım'da meclise HDP'den 3 vekil girdi. Vekillerden İbrahim Ayhan ve Osman Baydemir'in, „terör örgütü propagandası yaptıkları“ iddiasıyla hapis cezası almalarının ardından vekillikleri düşürüldü. Dilek Öcalan da Mart ayında aynı suçlamayla 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. HDP il binasında çalışan çok sayıda partili de hala tutuklu.
Halit Durdu 42 yaşında, bir çocuk babası. Eşi Nalan Durdu uzunca yıllar İnsan Hakları Derneği’nde çalışmış. Kendisi de Kürt siyasal hareketi içinde uzun bir süre faaliyet yürüttükten sonra HDP il binası yanında yer alan bir reklam ofisi açmış. HDP ile ideolojik ve duygusal bir ilişki kurduğunu belirten Halit, “HDP’nin siyasal çizgisini onayladığım için çalışmalarına katılıyorum“ diyor.
Türkiye genelinde olduğu gibi, Urfa’da da birçok esnaf ekonomik sıkıntılar çekiyor. Halit, insanların artık „aç olduğunu söylemekten utanmadığı“ bir dönemden geçildiğini dile getiriyor. Mevcut durumun işverenler tarafından istismar edilmesi, işçi sınıfının sömürüsüne neden oluyor. Halit, şehirde gözlemlediği durumu şöyle anlatıyor; “Bu insanlar buraya bir savaştan kaçıp gelmişler, çalışmadıkları gün evlerine ekmek götüremiyorlar. Hal böyle olunca düşük ücretleri de kabul ediyorlar ve bizim de ücretlerimizi aşağıya çekiyorlar, biz de geçinemiyoruz.“ Bu ve benzer sebeplerden dolayı son yıllarda Urfa’da Suriyelilere yönelik birçok saldırı olayı yaşandı.
HDP'nin yoğun gündeminden doğan boşluk
Devletin ve yerel yönetimlerin Suriyelilerin istihdamına yönelik sosyo-ekonomik bir çalışması olmamasının bölge halkını Suriyelilerle karşı karşıya getirdiğini anlatıyor Halit; “Biz halk olarak Suriyeliler için üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz. Ama artık hiçbirimiz geçinemiyoruz.“ Halit, iktidarın yaklaşan seçimlerde Suriyelilerin oy kullanmalarına izin vermesinin „pragmatist bir yaklaşım“ olduğunu düşünüyor. Vatandaşlık haklarının uluslararası hukuka göre verilmesi gerektiğini, bunun hassas bir durum olduğunu belirtiyor; “Bu durumu hiçbir siyasi parti çıkar sağlamak için istismar etmemelidir.“
Halit, Suriyelilerin geri gönderilmesi gibi bir söylemin partinin temel ilkelerine ters düştüğünü belirtiyor; “Yeryüzü herkesindir, bizim inancımız böyledir. İnsanların istedikleri yerde yaşama hakları var.“ Bu bilginin Suriyeliler arasında yaygın olmasında, HDP’nin bölgede mültecilere yönelik gözle görünür bir çalışmasının bulunmaması rol oynuyor. Partisi hakkında öz eleştiri yapan Halit, “AFAD kamplarına gidebilirdik, mültecilerin yoğun olduğu yerlerde seçim bildirgesine Arapça bir cümle yazabilirdik, onların sorunlarını mecliste daha çok dillendirebilirdik,“ diyerek partisinin eksikliklerini sıralıyor.
OHAL'in getirdiği baskılara ve HDP'ye yönelik operasyonlara değinen Halit, “Kendi yoğun gündemimiz, mülteci meselesi konusunda böylesi bir boşluk doğurdu“ diyor.
Bölgede, ekonomik ya da kimlik olarak kendi durumlarının mültecilerinkinden farklı olmadığını düşünen Kürtlerden biri Halit. Sorunun çözümünün mağduriyetler üzerine konuşmaktansa, bölgedeki sorunların kaynağı olan savaşların sonlanmasında yattığını düşünüyor. Mültecilere karşı ön yargının iletişim yoluyla aşılabileceği olgusu kabul görse de Halit dikkatleri başka bir yöne çekiyor; “Tamam belki bizler mültecilerle birbirimizi anlamıyoruz, fakat Türkiye’de aynı dili konuştuğumuz insanlarla da yıllardır birbirimizi anlamıyoruz. Bu bir iletişim değil, bir zihniyet sorunudur.“
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!