Selahattin Demirtaş ile söyleşi: „Gençlerin ve kadınların cesareti engelleri aşacaktır“
4 Kasım 2016'dan beri tutuklu olan HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığıyla sorularımızı yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığına adaysınız. Cezaevinden böylesi bir göreve talip olmak konusunda ne hissediyorsunuz?
Benim için büyük bir onur elbette. Bu işin utanç kısmı ise AKP Hükümeti ve Erdoğan’ındır. Yargı üzerinde etki yapacak şekilde, yargı bağımsızlığını askıya alıp beni tutuklatan onlardır sonuçta. Kendimi çok moralli ve güçlü hissediyorum.
Kampanya sürecinde sahada olamayacaksınız. Diğer rakipleriniz aktif olarak sahada olacak, siz kampanyanızı cezaevinden nasıl yürüteceksiniz? Sesinizi nasıl duyuracaksınız?
Dışarıdaki koşullar da adil ve eşit değil. OHAL nedeniyle toplum, medya, akademi ve aydınlar üzerinde büyük bir baskı var. Medyanın yüzde 90’ı Erdoğan’ın kontrolünde. Diğer adaylar üzerinde ise ciddi bir baskı var. Ama maalesef en dezavantajlı aday benim. Sadece avukatlarım aracılığıyla dışarıya mektup ve mesaj gönderebiliyorum. Benim adıma milyonlarca genç ve kadın gönüllü bir çalışma yürüterek kampanyayı ev ev gezerek, yüz yüze yürütecekler. Gençlere ve kadınlara çok güveniyorum. Onların heyecanı ve cesareti her türlü engeli aşacaktır.
HDP, diğer partilerin kurduğu ittifakların dışında bırakıldı. HDP bu süreçte neden dışlandı? İttifakların dışında kalması sandığa nasıl yansıyacaktır? Bu dışlanmanın Türkiye siyaseti açısından nasıl sonuçları olacaktır?
Bizim dışımızda iki sağ ittifak bloku oluştu. Sonuçta bu onların tercihi. Parti olarak tek sol demokratik seçeneği temsilen seçime giriyoruz. Türkiye siyaseti tekçilik, Türkçülük ve ayrımcılık anlayışını bu seçimde de aşamamıştır. HDP çoğulculuk ve çok kültürlülük anlayışı ile bütün Türkiye için politika üretmeye devam edecektir.
Seçim güvenliği konusunda endişeleriniz nedir? Seçim ittifak yasasıyla yasallaşan muhtemel şaibelere karşı sandıkları nasıl savunacaksınız?
Sandıkları korumak seçmenlerin ve siyasi partilerin temel görevidir. Bu konuda tüm partilerde ve yurttaşlarda ciddi bir duyarlılık var zaten. Oyların korunması hususunda HDP olarak biz de iyi bir örgütlenme ile sandıklara sahip çıkacağız. Bu konuda yurttaşlarımız “Zaten oylarımız çalınacak“ endişesiyle sandığa karşı ilgisiz olmamalıdır.
Sağ ile ittifak kuran CHP’nin başka bir sağ blok olan AKP-MHP’ye karşı yarışacak olması, sol açısından bir fırsat mı? İkinci tura kalmanız halinde bu partilerin seçmenleri size oy verecek mi?
Evet, biz sol demokratik tek seçenek olarak Türkiye seçmeninin karşısına çıkacağız. Ezilen bütün sınıf, kimlik ve cinsiyetlerin haklarını savunmak bizim temel ilkesel politikamızdır. Diğer adaylar birbirine çok benzer özellikler taşırken, tek farklı olan biziz. Bu bizim için avantajdır elbette. İkinci tura ben kalacağım, buna yürekten inanıyorum. Tabii diğer adaylardan ve tüm seçmenlerden ikinci tur için açık bir destek bekliyor olacağım.
Tutukluluğunuz bir buçuk yılı geride bıraktı. Yakın zamanda sizi bırakacaklarını düşünüyor musunuz? Hakkınızda henüz verilmiş bir karar yok. Mahkemede yaptığınız savunmaların kamuoyunda yarattığı etkiyi nasıl buluyorsunuz?
Ben tutuklu değil, siyasi rehineyim. Hakkımdaki sözde suçlamaların tamamı hükümet ve Erdoğan eleştirilerini içeren konuşmalardır. Halkın sahiplenmesi ve kendi özgürlük mücadelesini büyütmesi benim de rehinelik durumumun sonucunu belirleyecektir. Savunmalarımın medya aracılığıyla topluma ulaşmasını engelleyen bizzat AKP’dir. Medya üzerinde tam bir baskı ve kontrol sağlıyorlar bu konuda. Mahkemede ifade ettiğim gerçeklerin halka ulaşmasını engellemeye çalışıyorlar.
Son genel seçimler olan 1 Kasım’da HDP Almanya’dan ikinci en büyük parti olarak çıktı. Bazı batı ülkelerinde ise HDP 1. parti. Bunu neye bağlıyorsunuz? Buralarda oyları daha da yükseltmek için nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?
Yurt dışında ve özellikle Almanya’da ciddi bir seçmen kitlesi var. Buralardaki yurttaşlarımızın Türkiye’nin kaderi, geleceği, demokrasisi için mutlaka sorumluluk almaları ve oy kullanmaları gerekir. Biz HDP olarak dış temsilciliklerimizle ve sivil toplum örgütleri de gönüllülerin desteğiyle yurt dışı seçmenin sandığa giderek oy kullanması hususunda motive edilmesi için gayret göstereceğiz.
Cezaevinde bir gününüz nasıl geçiyor? Siyasetin yanında sanat ve edebiyata duyduğunuz ilgi biliniyor. Cezaevinde de bunu sürdürüp bir kitap yayımlattınız. Bu süreçte yeni eserlerinizi görecek miyiz?
Cezaevinde sakin bir yaşantımız var. Günümüzün neredeyse tamamını küçük bir hücrede geçiriyoruz. Diğer tutuklularla hiçbir şekilde temas kuramıyoruz. Benimle birlikte milletvekili arkadaşım Abdullah Zeydan kalıyor. Haftada 1 saat ailemizle, günlük birkaç saat de avukatlarımızla görüşebiliyoruz. Gazete, kitap okuyup TV izliyoruz. Haftada toplam 4 saat de spor yapabiliyoruz. Şimdilik seçim kampanyasına yoğunlaşmış durumdayız. Başkaca bir işle uğraşmıyorum.
Kendinizi yıpranmış hissediyor musunuz?
Yıpranmış hissetmiyorum. Dışarıya göre daha güçlü ve moralliyim. Burada da yoğunluğum çok fazla, o nedenle çok fazla dinlenebildiğimi söyleyemem. Ama seyahatlerden kurtulmuş olmak iyi oldu tabii. Çünkü önceden gece gündüz yollardaydım.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!