piwik no script img

Savunma DirenişiAvukatlar „makbul baro“ya karşı

Ankara'da „çoklu baro“ sistemini protesto eden avukatlar polis müdahalesiyle karşılaştı. Kanun teklifinin bazı maddeleri TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Meclis'in önündeki nöbet devam ediyor.

Hükümet, baroların görevlerini “hakkıyla yerine getirmediklerini“ iddia ediyor. Foto: Murat Bay

Ankara’nın göbeğinde bulunan adliye binasının önünde siyah cübbelerini giymiş yüzlerce avukatın etrafı, polisler tarafından çevrilmiş. Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen avukatlar, bariyerleri kaldırarak iki kilometre uzaklıktaki Meclis'e yürümeye çalışıyorlar. Meclis'teki Adalet Komisyonu'nda barolarla ilgili bir teklif görüşülüyor. Avukatlar, teklif kabul edildiğinde örgütlenme haklarının engelleneceğinden ve bölünen baroların iktidarın kontrolü altına gireceğinden endişe duyuyorlar. Polis, yürümeye çalışan avukatları kalkanlarla geri itiyor ve biber gazıyla karşılık veriyor. Bir avukat, müdahale sırasında yırtılan cübbesini gösteriyor. Bir diğer avukatın elinde ise adaleti simgeleyen, teraziyi tuttuğu sol eli ve başı kırılmış bir Themis heykeli var. Arkalarındaki bayrak direğine “Savunma Direnişi“ni temsilen bir avukat cübbesi çekiliyor.

Foto: Murat Bay

AKP ve MHP’nin imzasıyla 30 Haziran günü Meclis’e sunulan „Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik“ teklifi, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olan baroların seçim sistemini değiştirmeyi ve aynı ilde birden fazla baronun kurulabilmesini öngörüyor. Hükümet, baroların görevlerini “hakkıyla yerine getirmediklerini“ iddia ediyor. Türkiye Barolar Birliği’nin 2019 verilerine göre Türkiye’de barolara kayıtlı 127 binden fazla avukat var. Teklife göre beş binden fazla avukatın bulunduğu kentlerde, en az iki bin avukat bir araya gelerek yeni baro kurulabilecek. Bu durum, 46 binden fazla üyeyle dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun bölüneceği anlamına geliyor. HDP İstanbul Milletvekili Avukat Züleyha Gülüm, Meclis’teki Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelere katılan vekillerden biri. Oturuma ara verilmesinin ardından, bazı baro başkanlarının Meclis önünde gerçekleştirdikleri oturma nöbetine katılan Gülüm, AKP’nin bu uygulamayla birlikte “makbul barolar“ yaratmayı amaçladığını ifade ediyor. Gülüm’e göre hakim ve savcılardan sonra denetim altına alınma sırası avukatlara geldi.

Baroların seçim sistemine ilişkin düzenleme, Mayıs ayından beri yoğun bir şekilde tartışılıyor. Nisan ayının sonunda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın LGBTİ+'lara karşı kullandığı nefret söylemini eleştiren Ankara Barosu hakkında soruşturma başlatılmıştı. AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi, 7 Mayıs tarihli haberinde, “Aslı görevlerini bırakıp siyasetle uğraşan ve bu gücü adil olmayan seçim sisteminden alan baroların seçim sistemine neşter vurulacak“ ifadelerini kullanmış ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla çalışmaların başladığını duyurmuştu. Barolar bu müdahalelere karşı 19 Haziran’da Ankara’ya “Savunma Yürüyüşü“ başlatmış, 29 Haziran’da bulundukları illerde miting gerçekleştirmiş ve 80 barodan 78’i ortak açıklama yaparak düzenlemeye karşı çıkmıştı. Baro başkanları ve avukatların Cuma günü Ankara’da yapmak istediği “Büyük Savunma Mitingi“ ise Valilik kararıyla iptal edildi.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm Foto: Murat Bay

Fulya Dağlı, bu yasağı protesto için Cuma günü sabah saatlerinde Ankara’ya gelen yüzlerce avukattan biri. İstanbul’da 1,5 yıldır avukatlık yapan Dağlı, yüzünde maskesi, üzerinde cübbesiyle müdahale sonrası başlatılan oturma eylemine katılıyor. Dağlı’ya göre barolar uzun süredir iktidarın saldırısı altında. Teklifin yasalaşması halinde bundan en çok stajını yeni bitirmiş genç avukatların etkileneceğini düşünüyor. Avukatların “yandaş barolara“ üye olmak zorunda bırakılacaklarını belirtiyor. Bu durumun avukatların mevcut sorunlarını derinleştireceğini düşünen Dağlı’ya göre, “hak mücadelesi veren herkes açısından muazzam bir gerilemeyle karşı karşıya kalınacak.“

Avukat Fulya Dağlı Foto: Murat Bay

Baro sisteminde ve Avukatlık Kanunu’nda bir dizi sorun olduğunu belirten Fulya Dağlı, iktidarın sunduğu teklifin bunları çözmeye yönelik olmadığı görüşünde. Genç avukatların esnek, güvencesiz ve düşük ücretli biçimlerde çalıştırıldığını, baroların mevcut düzenekleri içerisinde kadınlar açısından da eksiklikler bulunduğunu söylüyor. Şu an Türkiye'deki 80 barodan yalnızca altısının başkanı kadın. “Eşit temsil edilmiyoruz. Erkek şiddetine ve ayrımcılığa karşı disiplin ve soruşturma mekanizmaları baro içerisinde yer almıyor.“ diyen Dağlı, asıl bu konuların konuşulması gerekirken ayrı bir düzenlemeyle karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyor.

Trabzon Barosu Başkanı Avukat Sibel Suiçmez de Avukatlık Kanunu’nda sorunlar olduğunu ve adalet sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Diğer baro başkanlarıyla birlikte 2 Temmuz'dan beri Meclis’in önünde nöbet tutan Suiçmez, Meclis’te görüşülen teklifin Barolar Birliği ve hukukçulara danışılmadan, bilimsel olarak tartışılmadan görüşülmesini eleştiriyor: “'Bu teklifinizi geri çekin, daha sonra çağın gereklerine uygun ve halkın hak arama özgürlüğünü güçlendirecek şekilde yeniden bir Avukatlık Kanunu’nu hep birlikte hazırlayalım’ dedik. Ama karşımızda bir muhatap bulamadık.“ Meclis’teki görüşmelere katılan bir diğer vekil HDP’li Avukat Oya Ersoy ise, çok sayıda milletvekilinin Meclis’teki kapalı salonda bu yasaları alelacele çıkarmaya zorlandığını belirtiyor: “Çoklu baro sistemiyle yapılmak istenen şey, avukatların, yani savunmanın örgütlenmelerini tamamen dağıtmak.“

Trabzon Barosu Başkanı Avukat Sibel Suiçmez Foto: Murat Bay

Avukatların Ankara Adliyesi önündeki nöbeti, Cuma gecesi geç saatlerde, komisyondaki görüşmelere ara verilmesinin ardından sonlandırıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, teklife karşı çıkan avukatları tehdit ederken, yaptığı açıklamada „Hiç kimse Gezi benzeri bir kalkışmanın fitilini tutuşturmayı aklından geçirmemelidir“ ifadelerini kullandı. Teklifin “çoklu baro“ dahil ilk dokuz maddesi Cumartesi günü kabul edildi. Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeler sürerken, baro başkanlarının Meclis önündeki bekleyişi de devam ediyor.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!