piwik no script img

Sarı basın kartları„Uslu durana verilen bir ödül“

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, son altı ayda 2 bin 24 gazetecinin basın kartını iptal etti ya da yenilemedi. Çalıştıkları medya kuruluşuları „ambargo listesinde“ olduğu için yıllardır kartını bekleyen gazeteciler var.

Ekim ayı itibariyle Türkiye’de basın kartı sahibi olan 12 bin 735 kişi var. Foto: dpa

Türkiye’de gazetecilerin yaşadığı en büyük sorunların başında basın kartı uygulaması geliyor. Bu kartlar 2018 yılına kadar Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından veriliyordu. Temmuz 2018’de Başbakanlık’a bağlı olan Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün kapatılmasının ardından bu yetki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na devredildi. İletişim Başkanlığı, bir dizi yeni uygulamaya imza attı.

Yeni uygulamalarla gelen en büyük değişiklik, kartların iptalinin kolaylaştırılmış olması. Yönetmeliğe göre basın kartı verilecek kişilerin Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki “terör suçları“nın yanı sıra “milli savunmaya karşı suçlar“ gibi suçlamalarla yargılanmamış olması gerekiyor. Son derece muğlak bir tanımı olan bu suçlar, mevcut durumda tutuklu bulunan gazetecilere yöneltilen suçlamaların temelini oluşturuyor. Bu maddelerden hüküm giyenlerin sarı basın kartları iptal ediliyor ve bir daha basın kartı almaları imkansız hale getiriliyor.Böylece hükümet yetkililerine göre cezaevlerinde tutuklu gazeteci kalmamış olacak.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine verdiği yanıta göre; son dört yılda 3 bin 804 gazetecinin basın kartı iptal edildi. Oktay’ın verdiği bilgilere göre; Ekim ayı itibariyle Türkiye’de basın kartı sahibi olan 12 bin 735 kişi bulunuyor. Bu sayı Nisan 2019’da 14 bin 759’du. Altı aylık süreçte 2 bin 24 kart iptal edildi ya da yenilenmedi.

„Politika haberleri yapıyorum, TBMM'ye giremiyorum“

Basın kartı iptal edilen gazetecilerden Rudaw TV Ankara Muhabiri Şevket Yılmaz, İletişim Başkanlığı’nın aldığı kararın ardından mesleğini “tam anlamıyla yerine getiremediğini“ ifade ediyor. Yılmaz’ın kartı 2016 yılında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde kendisi gibi aynı televizyonda çalışan meslektaşlarıyla birlikte iptal edildi. O günden bu yana resmi kartı olmadan gazetecilik yapmaya çalışan Yılmaz, yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor: „Televizyon için Ankara’nın en merkezi yeri olan Kızılay’da anons çekmek istiyorum. Ancak polis geliyor, kart soruyor. Kartım olmadığı için çekim yapmam engelleniyor. Politika haberleri yapıyor olmama rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giremiyorum.“

Yapılan değişiklikler, yıllardır gazetecilik yapan basın kartı sahiplerine zorluklar çıkarırken, mesleğe yeni başlayan bazı muhabirler içinse kolaylık sağlıyor. Zira değişiklikle kart almak için bekleme süreleri kısaltıldı. İletişim fakülteleri mezunlarının başvuru yapıp kart alabilmeleri için yalnızca 6 ay beklemeleri gerekiyor. Bu süre, diğer lisans veya meslekle ilgili bir ön lisans programından mezun olanlar için dokuz ay, ön lisans mezunları için 12 ay, lise mezunları içinse on sekiz ay olarak belirlenmiş. On sekiz yaşını doldurmuş olmak, en az lise mezunu olmak ve kamu hizmetlerinden yasaklı olmamak gibi şartları yerine getirmiş bir gazeteci, bir yıl boyunca her ay yaptığı dört imzalı haberle basın kartına başvuruyor. Basın kartı komisyonu da başvuruları değerlendirerek kimlerin kart alabileceğine karar veriyor.

Buna rağmen birçok gazeteci yıllardır basın kartı almak için başvurusunun sonuçlanmasını bekliyor. Kriterleri tamamlayarak başvuru yapan Evrensel Gazetesi Ankara muhabiri Birkan Bulut, 2017 yılında kart almak için başvuru yaptı. Hala kartını alamadığı için devlet nezdinde „gazeteci“ olarak kabul görmediğini söyleyen Bulut, kısa bir süre önce İletişim Başkanlığı ile doğrudan iletişime geçti. Bulut’un başvurusunun hala sonuçlanmamış olmasının nedeni, çalıştığı kurum ile ilgiliydi.

Başkanlıkta çalışan ancak isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak kendisine çalıştığı gazetenin „ambargo listesinde“ olduğunu, bu nedenle başvurusunun sonuçsuz kaldığını söyledi. Bulut, bunu haberleştirerek, gündeme getirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ise haberi “kara operasyon“ olarak değerlendirerek kendini savundu. Evrensel Gazetesi yetkililerinin verdiği bilgiye göre; gazetede çalışan 20’yi aşkın kişi başvuru koşullarını yerine getirmesine rağmen kartlarını alabilmiş değil. Başvurucular arasında dört yıldır bekleyen gazeteciler bile var.

Basın kartlarının Cumhurbaşkanlığı tarafından verilmeye başlanmasından sonra yabancı basın mensupları da benzer engellerle karşılaşıyor. Türkiye’de basın kartı bulunan yabancı medya çalışanı sayısını sorduğumuz İletişim Başkanlığı, taz.gazete'nin sorularına yanıt vermedi.

„Basın kartları sendikalar tarafından verilmeli“

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş'un basın kartı da aylardır yenilenmiyor. Durmuş, „Tüm gazetecilerin alabileceği bir kart, iktidarca belirlenen bir komisyonun istediği isimlere kart verilen bir noktaya geldi“ dedi ve ekledi: „Kimin gazeteci olup olmadığını belirleyecek olan meslek örgütleridir. Bütün ülkelerde bu görevi sendikalar yerine getiriyor. Hükümetlere sendikanın verdiği kartı onaylama görevi düşüyor.“

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ceren Sözeri ise, iktidarın istediği kişilere kart verdiği, istediğine vermediğini ifade etti. Sözeri’ye göre yetkilerin doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasıyla, basın kartının „uslu durana verilen bir ödül“ haline geldiğini belirtti. Sözeri de, kimin gazeteci olup olmadığına devletin değil gazetecilerin ve meslek örgütlerinin karar vermesi gerektiğine inandığını söyledi: “Bunun için de gazeteci ve meslek örgütlerinin direnmesi ve dayanışma göstermesi gerekiyor.“

Links lesen, Rechts bekämpfen

Gerade jetzt, wo der Rechtsextremismus weiter erstarkt, braucht es Zusammenhalt und Solidarität. Auch und vor allem mit den Menschen, die sich vor Ort für eine starke Zivilgesellschaft einsetzen. Die taz kooperiert deshalb mit Polylux. Das Netzwerk engagiert sich seit 2018 gegen den Rechtsruck in Ostdeutschland und unterstützt Projekte, die sich für Demokratie und Toleranz einsetzen. Eine offene Gesellschaft braucht guten, frei zugänglichen Journalismus – und zivilgesellschaftliches Engagement. Finden Sie auch? Dann machen Sie mit und unterstützen Sie unsere Aktion. Noch bis zum 31. Oktober gehen 50 Prozent aller Einnahmen aus den Anmeldungen bei taz zahl ich an das Netzwerk gegen Rechts. In Zeiten wie diesen brauchen alle, die für eine offene Gesellschaft eintreten, unsere Unterstützung. Sind Sie dabei? Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!