Mağduriyetler gideriliyor mu: ByLock ve kitlesel yargılama
Binlerce insan önce şüpheli, ardından mağdur oldu. Kitlesel yargılama aracı olarak kullanılan ByLock'tan ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi mümkün mü?
Fatma Karaağaç, Habertürk’te spor spikeri olarak çalışıyordu. 7 Mart 2017 günü insan kaynakları tarafından çağrıldı. Karaağaç’a mavi bir dosya uzatıldı. İçinde „FETÖ terör örgütü üyelerinin şifreli haberleşme programı olan Bylock uygulamasını kullandığınız yetkili makamlarca tespit edilmiş olup, iş akdiniz bu sebeple derhal ve tazminatsız olarak feshedilmiştir’’ yazılı bir kağıt uzatıldı. Sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalıştı ama faydalı olmadı.
Aradan 9 ay geçti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yaptığı detaylı inceleme sonucunda “ByLock kullandığı iddia edilen 11 bin 480 kişinin aslında Bylock kullanmadığının anlaşıldığını“ söyledi. Savcılığın listesinde Fatma Karaağaç’ın da yer alıyordu.
Karaağaç, “Hayatımın şokunu yaşadım“ diye anlatıyor yaşadıklarını. İşten atıldıktan sonraki sürecin çok ağır geçtiğini ifade ediyor ve ekliyor, “Hiçbir dikkat gösterilmeden hakları elinden alınanların mağduriyetinin de giderilmesini istiyorum. ByLock listesinde adı geçen herkesi araştırmadan bir kalemde silen Yargıtay’ın da hesap vermesi gerekiyor.’’
Karaağaç, Erdoğan’ın Gülen Cemaati ile ilgili, “Önceleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'kandırıldık’ açıklamalarına çok değer vermiyordum ama şimdi kandırıldıklarını düşünüyorum açıkçası. Devleti olmayacak insanlara bırakırsanız, sizi kandırırlar. Ama onların kandırılmış olması benim 10 ayıma mal oldu. Kimilerinin de hayatına…“ diye konuşuyor.
Serbest gazeteci. Maltepe Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi. Suriyeli göçmen kadınların başarı hikayelerinin anlatıldığı ‘’Eşik’’ isimli uzun metraj belgesel filmde kameraman ve çevirmen (Kürtçe-Türkçe) olarak yer aldı. Ayrıca yönetmenliğini kendisinin üstlendiği ‘Bez’ adlı kısa belgesel film çalışması var. Çeşitli ajans ve sitelere haber yapıyor.
267 gün cezaevinde kaldı
Fatma Karaağaç ByLock uygulaması nedeniyle işini kaybedenlerden sadece biri. Karaağaç’tan daha vahim sonuçlara katlananlar da var. Örneğin bu süreçte telefonunda ByLock uygulamasının tespit edildiği yaklaşık bin kişi de cezaevine girdi. Cumhuriyet Gazetesi çalışanı Emre İper bu insanlardan biri.
Telefonunda ByLock olmadığına dair bilirkişi raporuna rağmen tutuklu kalan Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper, 267 günlük tutukluluğunun ardından özgür kalsa da uğradığı haksızlığı unutmuyor. İper’in başına gelenler, Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonun bir parçasıydı ve İper suçsuz yere hapis yattı. Peki nasıl oldu da Türkiye’nin en önemli soruşturmalarından olan “FETÖ soruşturmasında“ önce 'şüpheli’ sonra 'mağdur’ oldular?
11 bin 480 mağdur
FETÖ ile bağlantılı davalar ya da soruşturmalarda, şu ana kadar kullanılan en kritik delillerden biri, örgütün kendi arasında kullandığı ByLock isimli iletişim programının telefonlarda yüklü olmasıydı. Hatta Yargıtay’ın, ByLock kullanımının FETÖ ile bağlantılı olmaya yeterli delil saymasının ardından Adalet Bakanı „herkes yargıya güvensin hakim ve savcılar çok titiz çalışıyor“ demişti. Ancak bu sözlerden sadece 4 ay sonra bu tez çöktü. ByLock kullandığı iddia edilen ve bu nedenle işinden atılan, tutuklanan 11 bin 480 kişinin aslında ByLock kullanmadığı ortaya çıktı.
Binlerce kişinin telefonunda ByLock programı yüklü değildi. Ama içinde namaz ve ezan saatlerini gösteren, müzik programlarının yer aldığı “Mor Beyin“ adlı uygulamayı indiren ve kullananların IP’leri ByLock ana serverlarına yönlendirilmişti. Bu da kişilerin sanki ByLock kullanıyormuş gibi görünmesine neden olmuştu ve yargı yeterli inceleme yapmadan binlerce kişiyi ByLock kullanıcısı ilan edilmişti.
Şimdi hükümet, bilirkişilerin tespitleri doğrultusunda, ByLock’un o kadar da kusursuz bir delil olmadığının farkına vardı. Peki hükümetin bu hatasını kabul etmesi, ortaya çıkan mağduriyetleri giderebilecek mi?
„Kitlesel yargılama çözüm değil“
Mağduriyetlerin giderilmesi için 697 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkartıldı. Görevlerinden ihraç edilen 2 bin 168 kamu görevlisinden FETÖ ile irtibatı olmadığı belirlenen bin 823’ü görevlerine iade edildi. Haklarında göreve iade kararı verilen kişiler arasında 458 polis, 99 jandarma ile 544 öğretmen de yer alıyor.
697 sayılı KHK ile bin 823 Kamu çalışanı işlerine dönebilecek ama özel sektörler için bu durum iş verenin tasavvurunda. Özel sektörde çalışanlar işlerine geri dönemezse bu kez adliye koridorlarında hakkını arayacak. Yani mağduriyet yargının “Sen ByLock kullanıcısı değilmişsin“ demesiyle giderilmiş olmuyor.
Avukat Ali Aktaş’ın da müvekkili ByLock kullandığı iddiasıyla şüpheliydi. Müvekkilinin aslında mağdur olduğunu ortaya çıkaran Aktaş’a göre, içerikleri belli olmadığı belirlenen 30 bin kişilik bir liste daha var. İçeriklerin incelenmesine yönelik yapılacak olan çalışmada bu kişilerin gerçekten ByLock kullanıp kullanmadığını ortaya çıkarılacak. Tabii içeriklerin olmaması da kişinin bu uygulamayı kullanmadığı anlamına da gelmiyor. Bu nedenle ciddi bir çalışma gerekiyor;
„Biz içeriklerde örgütsel hiyerarşiye tabi olanları da görüyoruz, taban sayılacak sohbetleri de. Mesela örgütsel hiyerarşiye tabi olduğu ispatlanan kişilerin hukuki durumu silahlı örgüt üyeliğine yetecek mi yoksa yetmeyecek mi? Ama hiçbir içeriğinde örgütsel hiyerarşiye tabi olduğu anlaşılmayan tam aksine belki sempatizan düzeyinde olduğu anlaşılan tek başına bylock kullanımı örgüt üyeliği mi sayılacak?“
Aktaş, hükümetin ve yargının FETÖ yargılamaları konusunda yeni bir mücadele stratejisi geliştirmesi gerektiğini düşünüyor. “Çünkü kitlesel bir yargılamayla FETÖ’den kurtulamayız. Aslında mağduriyetin artırılması kitlesel yargılama tutumunun sürdürülmesi, tam tersine FETÖ’ye yarıyor. Çünkü ne kadar çok mağdur varsa FETÖ, 15 Temmuz darbe gerçeğini örtebilecek“ ifadelerini kullanıyor.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!