piwik no script img

3 Mayıs Basın Özgürlüğü günüMahpusların Eylül'ü

17 yıldır cezaevinde olan gazeteci Erdal Süsem, cezaevinden çıkardığı Eylül dergisiyle ifade özgürlüğü kısıtlanan pek çok kişinin sesini duyurmaya çabaladı.

„Bu yıl 41 yaşına giren Erdal hapishanede 17 yılı geride bırakıyor.“ Foto: dpa

Ŕenas Süsem sadece dokuz yaşında, ancak Türkiye’deki siyasi tutuklular konusunda farkındalığı birçok yetişkinden daha yüksek. Okulda öğretmenleri anne babasının ne iş yaptığını sorduğunda “Annem belediyede çalışıyor, babam tutuklu gazeteci“ diye cevap veriyor.

Ŕenas’ın babası Erdal Süsem Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu-hükümlü bulunan 180 gazeteci ve medya çalışanından biri. 17 yıldır hapiste olan Süsem, “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs“ suçundan müebbet hapis cezası almış. Süsem, aynı zamanda mahpuslar ve eski mahpusların yayın organı Eylül’ün kurucusu ve başyazarı.

Erdal Süsem, 1977 yılında Erzurum’un Çat ilçesinde yedi çocuklu bir ailenin üçüncü oğlu olarak dünyaya geldi. Sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınan Erdal, liseyi bitirdikten sonra Diyarbakır Makine Mühendisliğini kazandı. Ancak sanat ve edebiyat eleştirmenliği yapmak istediği için devam etmedi. Bu yıl 41 yaşına giren Erdal hapishanede 17 yılı geride bırakıyor. Ancak bu süreye bir aşk, bir evlilik, Renas, Eylül dergisi ve -henüz yayımlanmamış- altı kitap sığdırmış.

İktidarın güvenlik ağlarına takılmak

Erdal muhalif bir gazeteci olmanın ne anlama geldiğini bilerek adım atmış mesleğe. Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan yazdığı mektupta kullandığı ifadesiyle, „Fanzinle başladığım gazeteciliğin iktidarın güvenlik ağlarına takılmaması olası görünmüyordu. Öyle de oldu: 21 Mart 2000’de gözaltına alındım.“

2006 yılında Tekirdağ cezaevinde olduğu sırada dört arkadaşıyla birlikte “mahpusların sanat-edebiyat ürünlerini yayınlamayı amaçlayan Eylül Sanat Edebiyat Dergisi'ni“ çıkarmaya başladı. İlk beş sayısı fanzin olarak çıkan dergi, Erdal’ın 2007 yılında bir süreliğine tahliye olmasının ardından matbaada basılmaya başladı. Eylül dergisinde, genellikle mahpusların ve eski mahpusların bazen de dışarıdan katılan akademisyen ve yazarların yazdığı şiirler, öyküler, denemeler ve makaleler yayınlandı.

„Bir sayıyı dağıtan ikinci sayıyı dağıtamıyor.“

Cezaevlerine posta yoluyla ya da ziyaretciler üzerinden ücretsiz gönderilen dergiyi, Erdal Süsem kendi maddi ve manevi çabalarıyla çıkardı. 500 adet civarında basılan derginin dağıtım sorununu 2012'de yayımlanan bir yazısında şu şekilde anlatıyor Erdal: “Gönüllü dergi dağıtıcısı olan birçok arkadaş, özellikle Kürt illerinde dağıtımını yapanlar tutuklular. Bir sayıyı dağıtan ikinci sayıyı dağıtamıyor.“

2010’da Erdal tekrar tutuklandı. Erdal’ın tutukluğu sırasında Eylül’le ilgilenmeye eşi Eylem devam etti. Ancak dergiyi çıkarmanın zorluklarından ötürü Eylül son üç yıldır yayın hayatına devam edemiyor.

Erdal’ın suçu ne?

Hakkında “anayasal düzeni devirmeye teşebbüsten“ müebbet veren 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına göre Erdal, TKP/ML örgütüne mensup azılı bir terörist. Biri “delil yetersizliğinden“ olmak üzere Yargıtay’ın hükmü iki kere bozmasına, aleyhinde tanıklık edenlerin ifadelerini mahkemede değiştirmelerine, Erdal'ın davada bahsi geçen silahla hiçbir irtibatının bulunmadığına dair savcılık dosyası olmasına rağmen mahkeme, üçüncü kez müebbet hükmünde ısrar etti.

2007’deki üçüncü müebbet kararından sonra, Türkiye’de temyiz süreçleri sonuçlanıncaya dek hüküm oluşmadığı için Erdal kararla birlikte tahliye edildi ancak 2010 yılında başka bir soruşturmada tekrar tutuklandı. Her ne kadar bu soruşturmada beraat ettiyse de, 2011 yılında Yargıtay öteki davasında verilen müebbet cezasını onadı.

Peki üç yıl boyunca dışarıdayken ve kanıtsız hüküm giymişken Erdal neden Türkiye’de kaldı? Erdal'ın cevabı şöyle: “Dünya global bir köy, kaçıp nereye gideceğiz; gittiğimiz yerlerde sömürü, baskı, zulüm yok mu?“

Erdal’ın şu an Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde adil yargılama ihlali yönünde bekleyen bir başvurusu bulunuyor.

Şu an aynı durumda olan pek çok gazeteci gibi Erdal’ın yeniden yargılanması için bir fırsat çıkmasını ummaktan başka çıkar yol yok gibi görünüyor. Erdal’ın deyişiyle: “Dilerim ve temenni ederim ki yakın zamanda tutuklu-hükümlü gazeteci arkadaşlarımla birlikte aranızda oluruz. Gazetecilik serüveninde ağır bedeller ödeyen merhum Çetin Altan’ın dillere pelesenk olan cümlesiyle, 'enseyi karartmaya’ lüzum yok.“

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!