Yurttaş gazeteciliği: „Ana akım medyanın içi boş“
106 binden fazla insan, Elif Ilgaz’ın mahkemelerden ve eylemlerden attığı tweetleri takip ediyor. Yurttaş gazeteciyle basın özgürlüğünü konuștuk
Für die deutschsprachige Version dieses Beitrags klicken Sie bitte hier.
taz. die günlük gazete: Elif Ilgaz, Türkiye’nin ilk “ Twitter gazeteciler “inden biri olarak tanınıyorsunuz ve haberlerinizi takip eden 106.000 den fazla takipçiniz var. Neden klasik bir haber merkezinde çalışmıyorsunuz?
Elif Ilgaz: Ben seneler boyunca profesyonel gazeteci olarak çalıştım zaten. Sonra çocuklarımdan biri rahatsızlandı ve o yüzden işi bir süre bırakmak zorunda kaldım. İşe dönmek istediğimde basın çok kötü durumdaydı. Doğru dürüst haber yapabileceğim bir yer yoktu.
Ama muhalif medya yok muydu?
• Dünya basın özgürlüğü günü 3 Mayıs 2016'da taz 16 Türkçe-Almanca özel sayfa ile yayınlandı. Türkiye'de çalışan gazetecilerle birlikte hazırlandı. Cünkü basın özgürlüğü hepimizi ilgilendirir.
• die günlük gazete'de yayınlanan Türkçe yazılara buradan ulaşabilirsiniz.
• Zum Internationalen Tag der Pressefreiheit erschien die taz am 3. Mai 2016 mit 16 türkisch-deutschen Sonderseiten zum Thema „Pressefreiheit in der Türkei“ – erstellt von türkischen JournalistInnen zusammen mit der taz-Redaktion. Weil Pressefreiheit uns alle angeht.
• „taz.die günlük gazete“ – learn more about our project (in German)
Tabii ki vardı ve hala var ama genel olarak zaten gazeteciler için şöyle bir durum var: Türkiye’de özgürce haber yapmanız ve aynı anda aldığınız maaşla geçinmek gibi bir seçenek şu an açıkçası yok. Dolayısıyla sektör değiştirdim, reklam ve belgesel yapımcısıyım. Bir yerden para kazanıp, diğer taraftan da elimden geldiği kadar davaları takip edip haber paylaşmaya çalışıyorum.
Bunun için Twitter’ı kullanmak aklınıza nereden geldi
Elif Ilgaz 1971 yılında İstanbul’da doğdu. 1993 yılında Cumhuriyet gazetesinde muhabirliğe başladı, sonra CNNTürk‘te çalıştı. 2011’den beri Ilgaz Twitter üzerinden yurttaş gazeteciliği yapıyor. Ana akım medya’da yer bulamayan davalardan ve eylemlerden tweet atıyor. 106.000’den fazla takipçisi var.
Başta Twitter’ı herkes gibi kullanıyordum. Eş, dost birbirimizi takip ediyorduk 2010 gibi. Zaten o zamanlar Türkiye'de Twitter'ın çok fazla kullananı da yoktu. Sonra Cihan Kırmızıgül'ün “poşu davası“ başladığında, gazetelerin bu konuyla pek fazla ilgilenmediklerini fark ettim. Çocuğun orada yaşadığı çaresizlik ve uğradığı haksızlık beni çok rahatsız etti. İlk katıldığım duruşmadan gelişmeleri paylaşmaya başladım. O an takipçilerimde ufak bir artış oldu.
Peki takipçi sayınızda aniden büyük bir artışa yol açan bir haber oldu mu?
Tek bir haberle öyle geliştiği söylenemez. Ahmet Şık ve Nedim Şener tutuklandıklarında Twitter’dan bir eylem düzenledim arkadaşlarla. Ahmet benim eski arkadaşım, beraber Cumhuriyet’te çalışmıştık ve haberciliğini çok beğendim her zaman. Canım çok acıdı tutuklandığında, çünkü yaptığı haberlerin arkasında durmayı bilen özel gazetecilerden biridir. Twitter’dan kaç gün tutuklu kaldıklarını ve kaç gündür hala iddianamenin hazırlanmadığını sayıyordum. Sonra OdaTV davasını geçtim. Ciddi bir şekilde teşekkür mailleri almaya başladım. İnsanlarda böyle bir açlık olduğunu fark ettim.
Sizce Twitter Türkiye’de haber okuma konusunda neden bu kadar popüler?
Basın özgürlüğünün Türkiye’de çok ciddi şekilde baskı altında olmasından dolayı Twitter tercih ediliyor. Çünkü insanlar bazı haberleri gazetelerde bulamıyorlar artık. Tabii BirGün olsun, Evrensel veya Özgür Gündem, bu tür gazeteler alternatif haber sunuyor ama bunlar da Twitter’dan daha çok yayılıyor. Ayrıca Twitter’dan eylem düzenleniyor, bu Gezi’den önce de böyleydi. İnternet yasağı eylemleri olsun veya kürtaj yasasıyla birlikte ortaya çıkan feminist yürüyüşler olsun, hepsi Twitter üzerinden organize ediliyorlardı.
Gezi döneminde de çok aktiftiniz…
Yani günler boyunca çadırlarda yaşadım diyemem ama çok sık oradaydım. Gezi’den sonra da eylemcilere açılan davaları ve Gezi olaylarında öldürülen gençlerin davalarını takip etmeye çalıştım.
Gezi olaylarında polis tarafından öldürülen gençlerden biri de Berkin Elvan ’dı. Onunla ilgili her gün bir tweet paylaşıyorsunuz.
Evet. Berkin hastaneye yattığından beri, hükümetin açıklamalarından dolayı bu olayın da cinayet dosyaları arasında kaybolacağını düşünerek, her günü saymaya başladım. “Berkin vurulalı şu kadar gün oldu ve katili hala bulunamadı. #BerkininKatiliYargılansın“ diye her gün yazıyorum. Bununla insanlara olanları hatırlatmak istiyorum, çünkü bu olay hala soruşturma aşamasında kalan bir dosyadan başka bir şey değil. Hala bir sanık çıkarılmadı karşımıza.
Paylaştığınız tweet ’lerden dolayı size olumsuz tepki gösteren var mı?
Genel olarak zaten AK-Troller muhalif olan herkese saldırıyorlar, profesyonel bir ekip olarak yapıyorlar ve buna ben de maruz kalıyorum. Berkin’le ilgili tweet’lerimden dolayı yıllardır hakaret ve tehdit aldım. Günleri saymam bile bazı insanları sinirlendiriyor, her türlü küfür ediyorlar. Özellikle havuz medyasında bir kaç köşe yazarı beni hedef gösterdikten sonra çok ciddi sayıda tehditler almaya başladım. Bir ara hepsine dava açmayı düşündüm ama açıkçası bana hakaret eden çok fazla kişi vardı. En kolayı onları Twitter’da engellemek oldu.
“Yurttaş gazeteci“ tanımalamasını kendiniz için uygun buluyor musunuz?
Evet. Yurttaş gazeteciliğini seviyorum ama diğer yandan çok tehlikeli bir tarafı olduğunu da düşünüyorum. Doğru ellerde yapılmadığı zaman çok yanlış yerlere gidebiliyor. Her habere güvenmemek gerekiyor. Sadece bildiğim gazetecilerin haberlerini paylaşıyorum. Çok spekülatif haberler dolanıyor sürekli. Haberi paylaşmadan önce mutlaka kontrol etmek ve bir kaç yerden doğrulatmak lazım.
Klasik gazeteciliğin ve Twitter gazeteciliğinin arasındaki en büyük fark nedir?
140 karaktere sınırlanmak zorunda kalıyorum. En büyük fark bu. Her ne kadar devamında yazsam da hep birinden kopuk cümleler oluşuyor ve rahat okunabilen bir şey değil. Mümkün olduğu kadar hızlı ve en kısa şekilde yazmaya çalışıyorum. Ama Twitter’ı sadece kendi haberlerimi yayınlamak için kullanmıyorum.
Peki nasıl kullanıyorsunuz?
Son dönemde bazı internet haber sitelerinde yayınlanan yazıları daha çok paylaşıyorum. Zaten bir takipçi kitleniz oluştuğu an, onlar sizin belirgin bir bakış açınız olduğunu düşünüyorlar ve sizden ne tür haberler alacaklarını biliyorlar. Benim de ilgilendiğim alanlar zaten belli. Ekonomi haberi paylaşmam mesela. Evet ilgileniyorum ve okuyorum ama hakim olduğum bir alan değil. Daha çok insan hakları ile ilgileniyorum, çocuklar ve kadınlar çok duyarlı olduğum konular. Basın ve basın çalışanlarıyla da ilgileniyorum. Beni takip eden insanlar haber sitelerine tek tek bakmak zorunda kalmıyorlar çünkü ben onlar için haberleri derliyorum zaten. Çoğu zaman yeni haber üretmiyorum yani. Sadece paylaşıyorum.
Ana akım medyada eksik bulduğunuz konu nedir?
Ana akım medyanın içi zaten boş. Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Durum çok kötü. Mesela çevreci haberler hiç yer almıyor, öğrenci ve kadın haberleri de öyle. Sadece kadın şiddet olunca yer buluyor. Politik gündem, haberleri öyle bir işgal ediyor ki, aslında geri kalan haberler çok az yer buluyor. Aynı zamanda her muhalif haber hakkında dava açılıyor. Artık hangi birine şaşıracağınızı bilmiyorsunuz.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!