piwik no script img

Fotoğrafçı Eylül Aslan'la röportaj„Vücut benim. İstersem gösteririm“

Fotoğrafçı Eylül Aslan, Tinder uygulaması üzerinden buluştuğu 20 erkeği fotoğrafladı. Aslan, projenin yürümesi için kendisini de savunmasız hale getirmek zorundaydı.

„Trompe L'Oeil“ kitabından bir kare. Foto: Eylül Aslan

Bacak, boyun, meme ucu – her insanın kendi vücudunda beğenmediği bir kısım vardır. Ya da tam aksine, çok sevdiği… Fotoğrafçı Eylül Aslan, tanışma uygulaması Tinder üzerinden 20 erkekle buluşup, kendi vücutlarında en çok ve en az beğendikleri parçaları çekmiş. Fotoğraflar, Eylül Aslan'ın bu hafta Almanya'da çıkacak olan „Trompe L’Oeil“ kitabında yer alacak. 1990 İstanbul doğumlu ve 2013'ten beri Berlin'de yaşayan fotoğrafçıyla toplumdaki güzellik ideallerini ve Türkiye toplumunun tabularını konuştuk.

taz: Tinder üzerinden yirmi erkekle buluşup, vücutlarının fotoğraflarını çektiniz. Onları nasıl ikna edebildiniz?

Eylül Aslan: Tinder profilime şunu yazdım: „Merhaba, adım Eylül. Sanat projem için manken arıyorum. Sadece projeyle ilgileniyorsan sağa kaydır (Tinder'da bir profili beğendiğinde yapılan hareket), çünkü ben arkadaş bulmak için burada değilim.“

Yani en baştan projenizden bahsettiniz?

Bild: özel
Verena Niepel

1992 doğumlu. Berlin ve İstanbul'da okudu. Sanat ve gündelik olaylar üzerine haberler ve kısa hikayeler yazıyor.

Evet. Ama aynı anda projenin içeriği ile ilgili çok fazla bir şey söyleyemedim. Çünkü projemin hangi yöne doğru şekilleneceği, çalışma sırasında belli oldu. Bazı erkekler elbet tedirgindi, bazıları da gayet rahattı. Ama şunu fark ettim, bu projenin yürümesi için, kendimi de savunmasız hale getirmeliydim.

Nasıl yani?

Buluştuğum erkeklere, vücutlarının hangi bölümlerini beğenip beğenmediklerini sorduktan sonra, aynı soruyu onlara benim vücudumla ilgili sordum. Bazıları, „giyinik halde göremem ki“ dedi. Ben de ayağa kalkıp döndüm. Soyunmadım ama yine de tuhaf bir durumdu.

Fotoğraflarınız kitap halinde yayınlanacak. Kitap neden „Trompe L’Oeil“ adını taşıyor?

Fransızca'da „Trompe L’Oeil“ gözün yanılması demek. Bu fikir, Tinder profillerine bakarken aklıma geldi. İnsanlar orada yayınladıkları resimlerde sadece güzel buldukları taraflarını gösteriyorlar. Mesela güzel kollu bir erkek vardı. Profil resminde bir şeye uzanıyor, bu yüzden kasları ortaya cıkıyor. Ama adamla buluştuğumda, kollarının gayet ince olduğunu fark ettim. Resimler bizi böyle yanıltabiliyor. Diğer yandan zaten Tinder'in mantığı bu: Milisaniyeler içinde kimi çekici bulduğuna karar verdirmek.

Fotoğrafçı Eylül Aslan. Foto: Robert Rieger

Tinder ve sosyal medya, güzellik ideallerimizi nasıl etkiliyor?

Aslında tek tip bir güzellik anlayışı her zaman vardı. Arap kızların Kim Kardashian'a benzemek istemeleri sadece sosyal medyayla alakalı değil. Ama artık internet sayesinde her saniye „güzelliği“ tanımlayan resimlere erişebiliyoruz. Bu çok manipülatif bir şey. Oysa neyin güzel ve neyin çirkin olduğuna dair bir yönerge yok. Ben yirmi erkeğe neremi beğendiklerini sordum. Her biri bana farklı bir cevap verdi.

Peki bu proje kendi vücudunuza olan bakışınızı değiştirdi mi?

Beni şaşırtan şey şuydu: Kendi vücudumun beğenmediğim yerlerini erkekler ya hiç görmedi, ya da beğendiklerini söylediler. Kendimle daha barışık olmayı öğrendim. Diğer yandan, resimlerde çok özgüvenli duran kişiler kendi vücutlarında beğendikleri hiçbir şey olmadığını söylediler.

Bu projeyi Türkiye'de gerçekleştirebilir miydiniz?

Tanımadığım erkeklerle Tinder üzerinden buluşup, fotoğraflarını çekmek mi? Asla! Deli miyim? Orada kadınlara karşı çok farklı bir tavır var.

Ama nü fotograf çekmeye Türkiye'de başlamıştınız, değil mi?

Aslında benim yaptığıma nü denmez, çünkü her şeyi göstermiyorum. Daha gizemli bir stilim var. Mesela göğüs göstermek yerine, sadece göğsün dibini göstermek bana daha seksi geliyor. Suratları neredeyse hiç göstermiyorum. Kendi vücudumla da deneyler yaptım. Benim yarı çıplak vücudumu gösteren bir resimde suratım da görünse, sorun olur.

„Trompe L'Oeil“ kitabından. Foto: Eylül Aslan

Berlin'de yarı çıplak bir fotoğrafçı mı? Çok da büyük bir sorun değil gibi.

Doğru, burada muhafazakar bile görünüyor olabilirim.

Türkiye'den eleştiriler geleceğini düşünüyor musunuz?

Kitapta popomu ve göğsümü gösteriyorum, başta korktum aslında. Babam görürse, beni öldürür diye. Ama sonuçta benim vücudum ve kızı poposunu göstermek istiyorsa, babam da buna saygı duymalı. Ben kendimi bir kültür içinde hapsolmuş hissettiğim için fotoğraf çekmeye başladım. Türkiye'de bir kadın olarak yetişmek bir savaş gibiydi. Cinsellik hakkında konuşmak tabu, ama benim için cinsellik her zaman çok önemliydi. Bu kitabı bastırmak için yıllardır biriktirdiğim tüm parayı harcadım. Her şeyimi harcıyorsam, o zaman meme ucumu da koyacağım o kitaba dedim.

Kitap Türkiye'de de satılacak mı?

Açıkçası, orada satılmasını istemiyorum. Hem babam yüzünden, hem de Türkiye'nin böyle bir kitaba hazır olduğunu düşünmüyorum. Ama isteyen internet üzerinden sipariş edebilir.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!