piwik no script img

Muhalefet referandumu değerlendiriyor„Evet kaos demektir“

CHP, HDP ve MHP vekilleriyle, referandumun muhtemel sonuçlarını ve iktidarın „hayır çıkarsa iç çatışma olur“ tehdidini değerlendirdik.

Atina konsolosluğunda referandum sandığı. Foto: AP

Referandum sonucunda Türkiye’de neler yaşanacak? AKP ve Saray, „evet“ seçeneğinin önemini anlatırken; sıkça 'İstiklal ve İstikbal’ vurgusu yapıyor. „Büyük Türkiye“ vaadi toplumun önemli bir kesimi tarafından anlaşılmıyor.

İktidar, halkı 'evet’ seçeneğine ikna etmek için sık sık, “Ekonomi büyüyecek, önemli ölçüde istikrar sağlanacak, terör bitecek“ ifadelerini kullanıyor. Toplum ise; “15 yıldır tek başınıza iktidarda olan AKP değil miydi; bu vaatler neden yerine gelmedi?“ sorusuna cevap arıyor.

Erdoğan ve AKP’nin 'Evet’ paketi içerisinde, bir hediye olarak önerilen ‚idam tasarısı’ da bulunuyor. ‘Evet’ çıkması durumunda, ‚boş hayallerle’ birlikte adeta ölüm vaat eden iktidar, toplumun ‘Hayır’ı tercih etmesi durumunda ise sık sık kaos yaşanabileceğini ifade ediyor. Açıkçası, halkın eğilimleri iç çatışma tehdidi ile değiştirilmeye çalışılıyor.

Peki; AKP’nin „büyük Türkiye masalı“ ve „iç savaş çıkar“ temalı, „evet-hayır“ senaryolarını muhalefet nasıl değerlendiriyor?

Erk Acarer

1972 doğumlu gazeteci. Milliyet, Sabah ve Cumhuriyet Gazetesi'nin ardından Birgün için muhabirlik yapan Acarer, 2016'da Metin Göktepe Gazetecilik ödülüne ve 2017'de Çağdaş Gazeteciler ödülüne laik görüldü.

„Evet“ çıkması durumunda Türkiye’de neler değişir, 'Hayır’ kazanırsa neler olur? Türkiye nefesini tutmuş bu soruların cevaplarını arıyor. Uzun süredir alanda „Hayır“ kampanyası yürüten muhalefet partilerinin önemli temsilcilerinden söz konusu konu ile ilgili ipuçları elde etmeye çalışıyoruz…

CHP Ankara Milletvekili, hukukçu Şenal Sarıhan (69), “Eğer 'hayır’ çıkarsa halkın iradesinden ders alacaklar, zalime karşı halkın ne denli önemli bir direniş gösterdiğini anlatmış olacağız“ diyerek aktarıyor; “Biz Hayır’cılar büyük bir moral kazanacağız. Halkın örgütleri tarafından, dayanışma ruhunu bir adım öteye taşıdık. Yeni bir 'Haziran Direnişi’ yarattık. Tüm kampanya sırasında, her şeye rağmen dilimizi bozmadık. İnsan haklarına saygımızdan ödün vermedik.“

Sarıhan AKP’nin, “Hayır çıkarsa iç savaş yaşanır, kaos olur“ yönündeki tehditlerini de şöyle değerlendiriyor; “Elbette 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşadıklarımızı gözden geçirince belli kaygılar ortaya çıkıyor. İktidar, çatışma için elverişli bir ortam yaratmaya çalışıyor. Ancak buna cesaret edemeyeceklerini düşünüyorum. Halk geçit vermeyecektir. Referandum sürecinde beklediğimiz oranda bir gerginlik yaşamadık. 'Evet’e yakın yerlerde halkın insancıl tutumlarıyla karşılaştık. Toplumdaki insan yapısı, geçmişten günümüze bir iç çatışmaya müsait değil. Başarabileceklerini sanmıyorum.“

CHP’li Sarıhan, referandumda 'evet’ çıkması durumunda yaşanabileceklere de değiniyor; “Referandum süreci, adeta yeni bir Gezi oldu. Toplum, siyasal anlamdaki nüansları dikkate almadan birlikte çalıştı. Kadınlar öndeydi. 16 Nisan’a giden süreç, yürütülen kampanyalar, kullanılan müzikler, dayanışma ve yaratıcılık ruhuyla yeni bir 'Haziran’ ortaya çıktı. Yine siyasi partilerin önde olmadığı, kendiliğinden, toplumsal bir hareket yaşıyoruz. Toplusal bir dinamik var, sayımız da fazla. Bu nedenle sandıktan istemediğimiz bir sonuç çıksa bile bu yenilgi olmayacaktır. Her koşulda biz kazanmış sayılacağız. Aslında çoktan kazandık, mücadeleyi ileriye taşımaya çalışacağız.“

HDP İstanbul Milletvekili Avukat Filiz Kerestecioğlu (56) da, AKP’nin 'hayır ve kaos ile iç savaş’ arasında kurduğu bağa gönderme yaparak anlatıyor; “Hiçbir biçimde endişemiz yok. Türkiye’de korku eşiği aşıldı. Darbe gerçekleşmese de biz bir darbe dönemi yaşıyoruz. Ancak baskıların bir miadı vardır. „Böl-korkut-yönet“ taktiğin sonuna geldiler. Daha büyük bir ekonomik kriz kapıda, iş cinayetleri bitmek bilmiyor. Her gün kadınlar öldürülüyor. Askerlerimiz Suriye’de yakılıyor. Hâlâ, savaştan, Suriye hevesinden vazgeçmiyorlar. Yönetilemeyen bir ülke var. Zaten kaosun kendisi AKP değil mi? Hal böyleyken 'kaos çıkacak’ diye korku yayarak ülke yönetmeye çalışıyorlar.“

HDP’li vekil, “Türkiye’de bir iç çatışmanın yaşanacağına ihtimal vermiyorum“ diye sürdürüyor; “Hayır seçeneğinde, AKP’nin çıkarmaya çalıştığı kaosu kendi içinde yaşaması muhtemel. Bizim ise ortaklaşmalarımız, dayanışma ruhumuz devam edecek. Bambaşka bir ülke müjdelenecek. Türkiye o zaman gerçekten ihtiyacı olan demokratik ve barış getirecek anayasayı bir an önce yapabilecek. Şüphesiz her şey sihirli bir değnekle dokunulmuş gibi düzelmez, ülke adım adım normalleşir.“ HDP’li Kerestecioğlu, tıpkı CHP vekili Sarıhan gibi 'evet’ çıksa da mücadelenin süreceğine şu sözlerle atıfta bulunuyor:

“Önümüze, 'özgür bir anayasa’ diye getirip koydukları şeyin meşruiyeti sorgulanacak. Toplumdaki ses yükselecek. Örgütlü mücadele ve birliktelik ruhuyla yeni şeyler öğreniyoruz. Medya elimizden alındı. Şimdi yüz yüze, diz dize iletişim kurabiliyoruz. Referandum süreci Gezi direnişiyle benziyor. Tüm baskılara rağmen vazgeçmedik, mücadele kesintisiz olarak sürecek.“

Referandum sürecinde partisi ve onun Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ayrı düşen siyaset bilimci ve MHP Vekili Ümit Özdağ da 17 Nisan sabahının olası sonuçlarını değerlendiriyor;

“Sandıktan 'hayır’ çıkması durumda, bazı çevrelerde yaratılan algı gibi AKP, Meclis’teki çoğunluğu kaybedip iktidardan düşmüyor. Elbette AKP içinde çatlaklar yaşanabilir. Başbakan Binali Yıldırım, muhtemel süreçten güçlenerek çıkar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Anayasaya uymak ve sınırlarına çekilmek zorunda kalır. Ekonomik olarak içinde bulunulan kriz zamanla aşılır. Kuvvetler ayrılığının olduğu yerde, yabancı sermaye de kalmak isteyecektir.“

MHP’li Özdağ, 'evet’ ihtimalinin olası sonuçlarını ise karamsarlığını gizlemeden özetliyor;

“Bu seçenek gerçekleşirse Türkiye anayasasız bir ülke konumuna gelir. Batıyla 250 yıldır sürdürülen ilişki zemininden tamamen uzaklaşırız. Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkileri ve uğradığımız haksızlıkları sıkça eleştirdim. Ancak tamamen bu sürecin dışında kalınamaz. Entegrasyonun bitişi, yabancı sermayenin ülkeden ayrılışı ile sonlanır. Dış borçlar artar, ekonomik bir çöküş yaşanır. Evet çıkması, Türkiye’nin her açıdan dibe vurması anlamına gelir. Türkiye’de büyük bir sermaye göçü yaşandı. Kısa sürede, yıllık geliri 1 milyon doların üzerinde olan 6 bin kişi ülkeden ayrıldı. 30 milyon dolar civarında servet sahibi olanların yüzde 22’si ise son bir yılda Türkiye’den gitti. Büyük bir göç var. Bu hızlanır. „

Özdağ bununla birlikte, „Geçen yılki 'Green Kart’ başvuruları cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Yine evet çıkarsa, Suriyelilere vatandaşlık verilir. Demografi hızla değişir. Ekonomideki geçici olarak rahatlama isteği, Avrupa’ya karışı büyük ödünlerin ortaya çıkmasına yol açar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’’nin (KKTC) yıkılması ve ayrılması hızlanır. Milli menfaatler ayaklar altına alınır. Ayrıca hukuk devleti tamamen biter“ yorumunda bulunuyor.

Özet:

Evet çıkarsa:

-Türkiye’de hukuk ve özgürlükler alanındaki sıkıntılar büyür.

-Ekonomi dibe vurur, dış borç artar.

-Sermayenin yurtdışına kaçışı hızlanır ve entelektüel göç yaşanır.

-Suriyelilere vatandaşlık verilir. Böylece demografi de değişir.

-Dayatılan Anayasa sorgulanır. Bu, toplumun önemli bir kesimi tarafından kabul görmeyecektir.

-Türkiye batıdan tamamen kopar.

-Meşruiyetin sorgulanacağı, ekonomik ve hukuki alanda krizler derinleşeceği için sosyal patlamalar olacaktır.

-'Yönetememe’ krizi de bir adım yukarıya taşınarak sürecektir.

-Muhalefet, Gezi’den aldığı cesaret ve referandum sürecinde üstüne koyduklarıyla yeni bir mücadeleye başlayacaktır.

Hayır çıkarsa

-AKP’nin sözünü ettiği iç savaş çıkmaz çünkü halkın bu türden bir eğilimi ve geleneği yok.

-İktidar partisinde çatlakların yaşanması olasıdır.

-Her şey bir anda sihirli değnekle dokunulmuş gibi düzelmeyecektir. Ancak toplum dönüşüm için büyük bir moral motivasyon kazanacaktır.

-Toplumdaki dayanışma ruhu artar, birliktelik hissi çoğalır.

-Gerçekten de demokratik ve ortak mutabakatla oluşturulan, barışı hedef alan bir anayasanın yapılmansın önü açılır.

-Cumhurbaşkanı, Anayasal sınırlarına çekilmek zorunda kalır, Başbakan’ın gücü artar.

-Ekonomi yavaş yavaş düzelmeye başlar.

-Korku eşiğini aşan toplum, hak arama mücadelesini bir adım yukarı taşır.

-AKP ve saray, halkın iradesinden ders alacaktır.

-Halk, bir sonraki seçime kadar iktidarın elini kolun bağlayacak, ister istemez iktidarı demokrasiye zorlayacaktır.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!