piwik no script img

Cumhuriyet Davası„Bu komedinin burada bitmesi lazımdı…“

Mahkemede çöken Cumhuriyet Davası’nın ikinci duruşmasında içerideki tüm gazete çalışanlarının tutukluluğunun devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 25 Eylül’de Çağlayan’da.

Davanın Silivri'de görülmesine rağmen çok sayıda insan, dayanışma göstermek için oradaydı. Foto: dpa

Cumhuriyet Gazetesi yönetici, yazar ve avukatları hakkında “PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C’ye üye olmadan örgüt adına faaliyet göstermek“ iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması 11 Eylül Pazartesi görüldü. Silivri Cezaevi’nda aylardır tutulan gazete çalışanlarının tamamının tutukluluğunun devam etmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma 25 Eylül’de Çağlayan Adliyesi’nde görülecek.

İstanbul şehir merkezine 1 saat uzaklıktaki Silivri Cezaevi’nin karşısında bulunan duruşma salonunda görülen davayı, basın özgürlüğünü savunan çok sayıda milletvekili, gazeteci ve yurttaş izledi. Dünyanın birçok ülkesinden gelen uluslarası hak ve meslek örgütleri de tutuklu gazetecilerle dayanışmak için oradaydı.

Meslek örgütleri, duruşmadan önce yaptıkları katılım çağrılarında, “Hepsini alıp dönelim“, “Özgürlükte buluşalım“, “Gazetecilere özgürlük“, “Özgürlük hemen şimdi“ ifadelerini kullandı. Sabahın ilk ışıklarıyla şehir merkezinden kalkan birçok otobüs, Silivri Cezaevi’ne giderek duruşmayı izlemek isteyen kişileri taşıdı. Cezaevi girişindeki kontrol noktalarında yapılan aramaların ardından duruşma salonuna giriş sırasında Çağlayan Adliyesi’nde 24-28 Temmuz tarihleri arasında görülen ilk duruşmada olduğu gibi izdiham yaşandı.

„Utanç verici dava“

Gülten Sarı

Gazeteci. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü, "Avrupa'daki ABD Üsleri ve Üslerin ABD Hegemonyasına Katkısı: Soğuk Savaştan 2008'e" başlıklı teziyle tamamladı. Yakın zamana kadar ulusal gazete ve dergilerde çalışıyordu. Halihazırda Internet haberciliği alanında çeşitli çalışmalarıyla mesleğini sürdürmekte.

Cumhuriyet’in tutuklu yargılanan ve 28 Temmuz’daki oturumda serbest bırakılan çizeri Musa Kart, taz’a yaptığı değerlendirmede,“Burada konuşulan konu Cumhuriyet’i kamuoyu nezninde zor duruma sokma amaçlı. Ben bir mizahçıyım ve bu komedinin burada bitmesini istiyorum“ dedi.

Duruşma, gizli haberleşme programı “ByLock“ kullandığı gerekçesiyle 158 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper’in savunmasıyla başlandı. Emre İper, 158 günlük tutukluluğunun ardından ilk kez savunma yaptı. İper, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddederek, “Beni FETÖ’den bir gün tutuklu tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum“ dedi. Duruşmada, 316 gündür tutuklu olan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Kadri Gürsel ile 255 gündür tutuklu bulunan Ahmet Şık’ın savunmaları alınırken, iddianamede ifadesi bulunan 8 tanık dinlendi.

Tanıklar savcılık ifadelerini yalanladı

Tanıklardan 7’si, iddianamedeki ifadelerinin eksik ve bağlamından kopuk olduğunu savundu. Tanıklardan bazıları, Cumhuriyet Gazetesi’nin “terör örgütlerine destek verdiği“ yönündeki iddialarını geri çekti ve yanlış anlaşıldıklarını söyledi. Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, savcılık ifadesi dışında ekleyecek bir şeyi olmadığını söyledi. Tanık Yıldız, Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ın, “Bir röportajınızda gazetenin kötü yönetildiğini, batırıldığını söylüyorsunuz, açıklar mısınız?“ demesi üzerine, “O gazeteci arkadaşın yorumu, ben öyle bir şey demedim“ diye yanıt verdi.

Yıldız, Hakim Dağ’ın “Gazetenin siyasi çizgisi değişti“ ifadesini sormasına karşılık olarak da “Ben öyle bir ifade kullanmadım“ dedi. Yıldız, hakimin, iddianameye de giren “Teröriste terörist diyemediler“ ifadesini sormasını ise, “Ben terör tanımı yaptım sadece ama gazeteye yazan arkadaş öyle yazmış. Gazetenin terörle ilgili yaklaşımına dair suçlamalarda bulunmadım“ diye yanıtladı.

İkinci tanık olarak dinlenen Cumhuriyet Gazetesi Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya ise, “Davanın soruşturma savcısı Murat İnam ifadeye çağırdığında ne tanık ne de sanık olduğumu söyledi. 3 Ocak 2017’de gazetede ifade vermeye gidip gitmemem konusunu konuştuk ve gitmemin doğru olacağına karar verdik. İfademin alınması iki saat sürdü ve Savcı İnam bana 100’e yakın soru sordu. Ancak verdiğim cevaplar ifade tutanağına soru sırası ile geçmemişti. İfadem avukatsız alındı ve o dönem bu duruma yaptığımız itiraz dikkate alınmadı. İfade tutanağındaki bazı bölümler savcının sorusu olmadan söylenmiş gibi kayda geçti“ dedi. Küçükkaya da, sözleriyle savcılıktaki iddialarını kısmen yalanlamış oldu.

Ve Ahmet Şık konuşuyor

Duruşma tarihinden 2 gün önce, Cuma günü mesai saati bitiminde dava dosyasına yeni belgeler kondu. Cumhuriyet gazetesi avukatı Tora Pekin, “Bu belgelerin dosyaya konması kötü niyetlidir“ dedi. Bu belgelerle geçen yıl suikaste uğrayan Rus Büyükelçisi Andrey Karlov’a ilişkin tweetleri nedeniyle “FETÖ’yü aklamak“ ile suçlanan gazeteci Ahmet Şık şöyle savunma yaptı:

“Kimse benden terörist çıkarma faaliyetine girmesin, herkes haddini bilsin. Mert Altıntaş (katil zanlısı) herhangi bir angajmanı olmayan, kafasında yüreğinde cihatçı olmayı kafaya koymuş, şeriatçı, cihatçı bir polistir. Suikastçı, FETÖ’cü ya da El Nusracı olabilir. Asıl tartışmamız gereken Altıntaş’ın bir polis olduğu gerçeği. Bir cihatçının nasıl devlet görevlisi olduğunun sorgulanması gerekir. Savcılığın canını acıtan şey aslında, AKP iktidarının 15 Temmuz’un yaşanmasına neden olduğu gerçeğinin konuşulması.“

Ahmet Şık,“Bu iktidarın kendi ikballeri için, tüm memleketi enkaza çevirmeye çalışan bir hanedanlık mafyasının hesapları için insanlar tutuklanmaktadır“ dedi.

Savcının “tutukluluğa devam“ mütalaasının ardından davanın avukatları, Cumhuriyet çalışanlarını savunmaya devam etti. Davanın avukatlarından Fikret İlkiz, “Soygunları, yolsuzlukları, olup bitenleri araştıran, yazan gazeteciler varidatlarını korumak isteyenlerce 'vatan haini’ ilan edilmiştir. Türkiye’nin doğal kaynaklarını ve halkı soyup soğana çevirmek isteyenler kendilerini vatansever ilan etmiştir“dedi.

Karar için ara veren mahkeme heyeti, 2 saati aşan bir sürenin ardından salona geldi: “Ara kararların bir kısmı ara kararlarımızla aynı. Emre İper ile ilgili kısıtlılık kaldırıldı. Bir kişiye yönelik bir arkadaşımızın muhalefet şerhi var, Kadri Gürsel için…“

Mahkemeheyeti, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, yazar ve Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper’nin tutukluluğunun devamına karar verdi. Dava, 25 Eylül’e ertelendi.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

Kommentarpause ab 30. Dezember 2024

Wir machen Silvesterpause und schließen ab Montag die Kommentarfunktion für ein paar Tage.
  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!