ODTÜ mezunu Muhittin Saho: „Üniversitedeyken güvencesiz statümü düşünmem gerekmiyor“
Sınır dışı edilmemek için altı hafta boyunca kilise koruması altında kalan görme engelli Muhittin Saho artık üniversiteye gidiyor. Alman devleti ise ona yeni bir soruşturma başlattı.
Suriye vatandaşı Muhittin Saho, Almanya’ya İspanya üzerinden giriş yaptığı için Dublin Prosedürü uyarınca sınır dışı edilme tehdidi ile karşı karşıya kalmıştı. Münih'teki Ludwig-Maximilian Üniversitesi'nde yüksek lisans programına kabul edilen görme engelli Saho'nun (25) Almanya'da kalma talebi geçtiğimiz yaz reddedilmişti. Federal Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF) ve Regensburg İdare Mahkemesi'ne göre Saho'nun iade edilmesini engelleyecek „insani bir gerekçe“ yoktu. Bu karar üzerine Saho, Barselona’ya iade edilmesinin gerçekleşeceği tarihten bir gün önce, Bavyera eyaletine bağlı Rottenburg’taki bir kiliseye sığınmıştı.
Altı hafta boyunca kilise koruması altında yaşamak zorunda kalan Muhittin Saho artık yeniden dışarıya çıkabiliyor. Hedefine doğru ilerlemekte kararlı olan Saho, yüksek lisans derslerine katılmak için Bavyera’nın küçük bir kasabasından, Münih’in üniversite semti olan Maxvorstadt’a seyahat ediyor. Sömestrın başlangıcından bu yana üniversitedeki seminerlere katılan Saho,görme engelli bireylerin dil edinimi için yeni yöntemler geliştirme üzerine çalışmak istiyor. İşler şimdilik yolunda gözükse de, Muhittin Saho Almanya'da somut bir hukuki güvenceye sahip olmaktan hala çok uzak.
Saho'nun avukatının iade kararının geri alınması amacıyla İnceleme Komisyonuna yaptığı itiraz 17 Eylül’de reddedilse de, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) Saho’nun geldiği ülkeye iade edilmesi işlemini askıya aldı. Şimdi Regensburg İdare Mahkemesi'nin görme engelli bir bireyin İspanya’ya gönderilmesinin ne kadar makul olduğuna dair niahi kararını vermesi gerekiyor. Saho'nun iade edilmesini engellemek isteyen bir grup insan, Almanya İçişleri Bakanlığı'na bir dilekçe gönderdiler. Dilekçe evrak yığının arasında bir yerlerde işleme konulmayı bekliyor.
Sosyal Yardım Kurumu, sağlık sigortasını üstlenmiyor
Saho, mahkemenin yeniden toplanıp karar vereceği zamana dek geçici oturum izni ve ağır engelli kimlik kartı ile hayatını sürdürüyor. Bu sayede Saho'nun Ludwig-Maximilian Üniversitesinde eğitim almasının yolu geçici olarak da olsa açılmış oldu. Görme engelli öğrenci, Rottenburg’daki koruyucu ailesinin evinden üniversiteye gidebilmek için bazen gününün dört saatini yollarda geçiriyor. Deutsche Bahn çalışanları tren istasyonlarında ona aktarma yapmasına yardımcı oluyor; üniversitede ise bazı öğrenciler ona kampüs içerisindeki binalarda rehberlik ediyor.
Aslında yetkili makamlar kendisi hakkında nihai bir karar verene kadar Saho'nun Münih’teki özel ihtiyaçlı öğrenci yurdunda kalması seçenekler dahilinde. Ancak yurt ücretlerinin yüksekliği bunu Saho için olanaksız hale getiriyor. Sosyal Yardım Kurumu, bir sığınmacının eğitimi için gerekli olan sağlık sigortasını dahi üstlenmiyor.
7 Kasım’da diğer öğrencilerle birlikte ilk seminer sunumunu yapacak olan Saho, “Üniversitede ilk haftalar çok güzel geçti. Orada sürekli güvencesiz statümü düşünmem gerekmiyor,“ diyor. Vaktini otoritelerin keyfi tutumu yerine kendi uğraşlarına ayırmak isteyen Saho, federal polis teşkilatıyla ilgilenme işini avukatına bırakmış olsa da, Alman devleti onu rahat bırakmıyor.
Zira polis, 17 Ekim’de Saho'nun koruyucu ailesine ulaşarak kendisi hakkında başlatılan bir soruşturmayla ilgili tebligatta bulundu. Soruşturmanın konusu, Saho'nun 22 Temmuz 2019 tarihinde, saat 08:55 ila 10:55 arasında oturum izni bulunmaksızın Münih havaalanında yasa dışı olarak bulunmuş olması. İronik olan ise, bu davada Saho'yu havaalanında gördüğünü belirten tanıkların, onu o tarihte Rottenburg’tan havaalanına getirip sınır dışı etmekle görevli olan memurlar olması. Saho, paniklediği ve uçağın pilotu onu bu koşulda uçurmayı reddettiği için Almanya topraklarını 10:55’te terk edememişti. Avukatı Thomas Oberhäuser, bu tebligata anlam veremiyor: “Bu, Dublin Prosedürü'nden etkilenen her bireyi suçlu haline getirmek anlamına geliyor. Ne yasanın amaçlarına ne de yönetmeliğin gerekliliklerine uygun.“
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!