piwik no script img

Almanya-Antalya hattında adalet arayışı„Bütün kız çocuklarının davası“

Alman vatandaşı Songül Baerisch, çocukluğunda Türkiye'de cinsel istismara uğradı. Adalet isteyen Baerisch, 26 yıl önce kapanan davayı yeniden açmak için mücadele ediyor.

„Son zamanlarda çocuk istismarının, kadına şiddetin artması beni psikolojik olarak etkiledi.“ Foto: Abidin Yağmur

Songül Baerisch (43), henüz 11 yaşındayken büyüdüğü şehir Antalya’da cinsel istismara maruz bırakılmış bir kadın. Yıllar süren istismar sonucunda gebe kaldıktan sonra, 15 yaşında anne oldu. Mahkeme çocuğun “rızası olduğunu“ ileri sürerek cinsel saldırı faili Bayram S’ye sadece bir yıl sekiz ay ceza verdi. Serik’ten, 15 yaşındayken, kucağında bebeğiyle ayrılan Songül Baerisch, şimdilerde Almanya’da yaşayan bir iş kadını. Baerisch, geçtiğimiz aylarda Serik’e döndü ve 1992’de kapanan davanın yeniden açılması için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Baerisch, aynı zamanda internette yayımladığı ve başından geçenleri anlattığı videolarda cinsel şiddete ve çocuk istismarına dikkat çekiyor.

taz.gazete: Çocukluğunuzun geçtiği Antalya’da neler yaşadınız?

Songül Baerisch: 1975 yılında Almanya’nın İngolstadt şehrinde doğdum. Ben 4 yaşındayken ilk olarak ailece Konya’ya döndük. 7 yaşıma geldiğimdeyse Antalya'nın Serik ilçesine taşındık. Ancak babam birkaç ay sonra bizi terk etti. Dördüncü sınıfa geldiğimde annem beni okuldan aldı ve çalışmam gerektiğini söyledi. Annem B.S adlı şahsın iş yerinde çalışıyordu. Beni de işçi olarak götürdü. 11 yaşımı doldurmamıştım. B.S’nin önce tacizine, tehditlerine, ardından da tecavüzüne uğradım. Tecavüzler 2-3 yıl kadar sürdü.

Annenize ya da polise durumu anlattınız mı?

Hayır, anlatmadım. Anneme anlatsam inanmayacaktı. Polise gidemezdim çünkü ailem aşırı şiddet uygulardı. Hatta abimin beni öldüreceğinden korkuyordum. Aslında, benim polise gitmememin başka bir sebebi vardı.

Neydi o sebep?

Benim ablalarımdan biri, 16 yaşındayken birine aşık olmuş ve onunla kaçmıştı. Evlenmişlerdi. Babam bu evliliğe karşı çıktı ve ablamı eve getirdi. Birkaç hafta sonra ablamı yaşlı bir adamın evine kuma olarak gönderdi. Ablam o gece o evden kaçtı. Ablamdan 4 sene kadar haber alamadık. B.S’nin bana tecavüz etmesinden bir süre sonra ablam eve döndü. Hastaydı. Aylarca hastanede yattı. Ben ona yaşadıklarımı anlattım. O da bana „Kimseye söyleme. Seni öldürürler. Bana yaptıklarını gördün,“ dedi. Ablam benim kollarımda öldü. Ben de ya öldürülecektim ya da yaşlı birine kuma olarak verilecektim. Bu nedenle sustum.

Ablanız öldükten sonra ne yaptınız?

Bir kadına yaşadıklarımı anlattım. O kadın aracılığıyla evden kaçtım, Antalya’da çocuk bakıcılığı yaptım ancak B.S beni bulup aileme yerimi söyledi. Serik’e döndüm ve tecavüzler yeniden başladı. 14 ya da 15 yaşımdayken intihara kalkıştım. Polise „B.S bana tecavüz etti“ dedim. B.S „Onunla sevgiliyiz, rızasıyla ilişkiye girdik. Evleneceğiz“ diye ifade verdi ve serbest bırakıldı. Bir ay sonra mahkemede bu ifadesini reddetti. Ben iki aylık hamile olduğumu söyleyince S. ailesi bebeği aldırmam için üzerimde baskı kurdu. Şiddete maruz kaldım. Ama bebeği aldırmadım. B.S bir yıl sekiz ay ceza aldı, dört ay yatıp çıktı.

Çocuğunuz bu durum hakkında ne düşünüyor?

Kızım şu an 28 yaşında. Sürekli olarak kendini kirli hissediyor ve her an yıkanmak istiyor. Bebeği var, onu erkek olan ortama sokamıyor. Kreşe bile gönderemiyor. Aileden olan ya da olmayan hiçbir erkeğe güvenmiyor. Bu olay kızımda bende açtığından daha derin yaralar açtı.

Almanya'ya nasıl geldiniz?

Yaşadığım şiddet nedeniyle eski eşimden boşanma kararı aldım. Ondan bir oğlum olmuştu. Oğlanı kendisine bırakmam kaydıyla boşanmayı kabul etti. Sırf kimliğimde bekar yazmasın diye biriyle evlenmiştim. Adam psikopattı. Sürekli şiddet uyguluyordu. İşkence görüyordum. Kızıma kötü şeyler yapmakla tehdit ediyordu. Ben de kızımın güvenliğini sağlamak adına oğlumu bırakmak zorunda kaldım. Kızımla beraber Manavgat’a yerleştim. Bir otelde garson olarak çalışıyordum. Alman eşim Frank ile orada 2001 yılında tanıştık, 2002 yılında Almanya’ya gittim ve evlendik.

Almanya’ya ilk gittiğinizde neler hissettiniz?

Almanya’ya giderken içimde korkular vardı. Ama eşime aşıktım. Çünkü hiç görmediğim ilgiyi gördüm. Almanya’ya gittiğimde ilk defa insan yerine konulduğumu hissettim. O kadar çok aşağılanmıştım ki kadınlığımı unutmuştum. İlk gittiğimde tam bir Türkiye düşmanıydım, Türklerden ve Türkiye’den nefret ediyordum ve hiçbir Türkle görüşmüyordum. Selam veren her Türkün bana kötü bir şey yapacağını sanıyordum. Eşimin desteğiyle attım bunu. Erkeklerin sevebileceğine, şefkat gösterebileceğine inandım. Frank ile yedi yıl evli kaldık ve birbirimizi üzmeden ayrıldık.

Yıllar sonra tekrar hesaplaşmaya gitmenizin sebebi nedir?

Almanya’ya yerleştikten sonra Dresden’de restoranlar açtım. Başarılı bir iş insanıydım. Yoğun iş temposu ve yaşadığım sıkıntılar nedeniyle kansere yakalandım. Bir gecede iflas ettim. Uzun bir tedavi sürecinden sonra kanseri yendim ve çalışma yaşamına sıfırdan başladım. Artık hayata daha farklı bakıyordum. Son zamanlarda çocuk istismarının, kadına şiddetin artması, bunun medyaya yansıması beni psikolojik olarak etkiledi.

Özellikle Leyla ve Sedanur adlı çocukların öldürülmesi beni sarstı. Kendimi suçlu hissetim. Bana çocukluğumda bu acıları, travmaları yaşatanlar hiçbir şey olmamış gibi, saygın yaşamlarına devam ediyorlardı ve başka yerlerde, başka çocuklar tecavüze uğruyor, öldürülüyordu. Belki de bu insanlar başka çocuklara aynı şeyleri yapmaya devam etmişlerdi. Tecavüze ve tacize uğrayan kadınlar, korkuyorlar ve yaşadıklarını anlatamıyorlar. O kadınlara örnek olmak, cesaret vermek istedim.

Kapanmış, hatta zaman aşımına uğramış bir davayı nasıl yeniden açacaksınız?

Davanın yeniden açılmasının zor olduğunu biliyorum ama imkansız değil. Davamda usulsüzlükler var. Bana avukat verilmedi. Haklarım söylenmedi. Devlet korunması altına da alınmadım. Temyize gitme hakkımın olduğunu bile bilmiyordum. Karar temyiz edilmedi. Bu nedenle usulsüzlükler tespit edilemedi. Türk yasalarına göre, eğer davada usul hataları varsa, davanın yeniden açılması mümkün. Bunun kararını Adalet Bakanlığı verecek.

Aileniz bu mücadeleniz hakkında ne düşünüyor?

Ailemden annem ve üvey ablamdan başka kimse arkamda değil. Bu olayın yeniden gündeme gelmesiyle adlarının kirlendiğini düşünüyorlar. Utanç duyuyorlar. Oğlum, kızım ve eşim ise destekliyor.

Tecavüz faili şu anda nerede? Ne yapıyor?

Serik ilçesinde. Birçok malvarlığı var. Ticaretle uğraşıyor.

Şimdi nasıl bir hayatınız var?

Şu anda kendi iş yerim var. Ayrıca yabancılar için danışmanlık, tercümanlık işi yapıyorum. Kendime ait bir bürom var. İşimde çok başarılıyım. Bundan sonra hayatımı şiddete ve tecavüze maruz kalmış kadın ve çocuklarımızın seslerini duyurabilmek, onlara destek olabilmek ve onların hayatlarına biraz da olsa pozitif anlamda yönlendirmek istiyorum. Bunun içinde bir vakıf kurup kadına ve çocuğa karşı şiddete savaş açmak istiyorum. Ben adalet istiyorum. Bu sadece benim davam değil. Bütün kız çocuklarının davası.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!