Mersin'de Onur Haftası: „Sadece LGBTİlerin değil, hepimizin onuru“
Mersin'de Onur Yürüyüşü tüm saldırılara rağmen üçüncü kez gerçekleşti. Amaç LGBTİlerin toplumda görünür olması.
Pazar akşamı Mersin'de bu yıl üçüncüsü düzenlenen Onur Haftası'nı sonlandıran Onur Yürüyüşü, ülkücü ve islamist gruplar tarafından hedef alındı. Onur Yürüyüşü'ne katılanlar, Atatürk parkından Çamlıbel yat limanına doğru ilerlerken saldırıya uğradılar.
Polis saldırganları gözaltına aldı ancak alanın güvenliğini tam olarak sağlayamadı. Bunun üzerine Onur Yürüyüşü’ne gelenler “Dönmeyiz, dönmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz“ sloganı eşliğinde bir tekneye bindi ve „karada güvenli bir ortam“ sağlanana kadar denizde kaldı.
2013 yılındaki Gezi Direnişi zamanında ilk kez alanlara çıkan Mersinli LGBTİler, aynı yıl 7 Renk Lezbiyen Gay Biseksüel ve Translar Yardımlaşma Derneği’ni kurdu. 16 Nisan referandumunda halkın büyük çoğunluğunun “Hayır“ dediği Mersin'de 2015’ten bu yana Onur Haftası düzenleyen dernek, bu yılki Onur Haftası etkinliklerini İslami grupların ve hükümete yakın kuruluşların nefret kampanyasına rağmen gerçekleştirdi. Onur Yürüyüşü hoşgörüden yoksun tüm tehditlere ve faşist saldırılara rağmen sesini duyurmayı başardı.
Basın hedef gösteriyor
Güney Gazetesi, Mersin Yaşam Gazetesi ve Cumhuriyet Gazetesi'nde muhabirlik yapıyor; Toplumsal yaşam ve siyasetin günlük yaşama yansımaları gibi konuların yanında yorum ve cinas türlerinde yazılar da kaleme alıyor.
AKP'ye fazlasıyla yakın olan ve aldığı devlet teşviklerine rağmen 50 bin civarında bir tiraja sahip olan Milat gazetesinin Onur Haftası'nı hedef göstermek amacıyla “Mersin’de Onursuzluk Yürüyüşü“ başlığıyla yayınladığı haber, sosyal medyada hızlı bir biçimde yayıldı.
Linç kampanyasına hükümete yakın Memur-Sen Sendikası, Eğitim-Bir-Sen, MÜSİAD ve Suriye'ye gönderdiği “insani yardımlarla“ bilinen İnsani Yardım Vakfı'nın (İHH) yanı sıra Türkiye kamuoyunda, yurtlarında meydana gelen çocuk istismarlarıyla bilinen Ensar Vakfı da destek verdi. Kampanya o kadar yayıldı ve mesajların içeriği o kadar çirkinleşti ki, panel oturumlarına ev sahipliği yapması 3 ay önce belirlenen otelin yönetimi, tüm salon ve konaklama rezervasyonlarını iptal etti. Gerekçe: “Toplumun değer yargıları önceliklidir!“
Üyelere mesaj
Eğitim-Bir-Sen sendikası Mersin Şube İl Başkanı Abdulla Çelik, duyduğu rahatsızlığı dile getirerek otellere etkinlikleri iptal etmesi için baskı yaparken “Aynı duyarlılığı Eğitim-Sen ve Tabipler Odası’ndan bekliyoruz“ açıklamasında bulundu. Onur Haftası’na destek veren bu iki örgüt, baskılara rağmen LGBTİ Derneğine salon tahsisinden vazgeçmedi.
Onur Haftası’nın açılış kokteyli ise bu gergin atmosfere rağmen LGBTİ korosunun neşeli, taşlamalı şarkıları eşliğinde yapıldı. Etkinliğin güvenliğini ise aktivistler kendileri üstlendi.
Onur Haftası kapsamında yapılan panellerle KHK ile işten atılan kamu çalışanlarının sorunlarından seks işçisi trans kadınların hukuki sorunlarına, toplumun erkeklik algısından mültecilerin, engellilerin, azınlıkların haklarına kadar birçok konuda diyaloglar gerçekleşti.
Amaç LGBTİleri görünür kılmak
7 Renk Derneği kurucularından Elif Tuna Şahin 55 yaşında ve Elektrik Mühendisliği mezunu. Şahin’in mühendislik yapmasına trans kadın olduğu için izin verilmemiş. 1980 askeri darbesinin hemen ardından İstanbul ve Ankara’da başlayan ilk trans kadın örgütlenmelerine katılan Şahin, 2013 yılında Mersin LGBT Derneği kurulana kadar aktivistlerin dağınık halde, birbirinden habersiz olduğunu söylüyor; “Derneği ilk kurduğumuzda toplantılarımız için salon verilmiyordu. Ama ısrar ettik. Bugün de Onur Yürüyüşü'nden geri adım atarsak bir sonraki yıl yürüyüşü asla yapamayız. Bu yürüyüşü yapacağız çünkü bu sadece LGBTİlerin değil, hepimizin onuru.“
Onur Haftası, LGBTİlerin toplumda görünür olmasına da katkı sağlamayı amaçladığı için, 'sokak performansı’ etkinliği de planlanmıştı. LGBTİler, her gün on binlerce insanın gezdiği bir alışveriş merkezine gündelik kıyafetlerle girecek, mağazaların kabinlerinde kostümlerini giyerek kalabalığa karışmayı amaçlıyordu. Ancak İslami grupların tehditleri nedeniyle bu etkinlik de iptal edildi.
İslami grupların açıktan hedef aldığı Onur Yürüyüşü’nün yapılıp yapılmayacağı konusu da hem LGBTİ aktivistlerin kendi aralarında hem de polis yetkilileriyle uzun süre müzakere edildi. Tüm tehditlere ve risklere rağmen yürüyüşün yapılması kararı alındı. Pazar akşamı şehir merkezinde bir parkta, iftar saatinden 2 saat önce yapılan yürüyüşün yeri ve zamanı ise Cumartesi gününe kadar gizli tutuldu.
Pazar gecesi, Mersinli LGBTİler, bir kez daha sokağa çıktı. 'Onuruma dokunamazsın’ yazılı bir pankart taşıyan LGBTİler, ilk kez huzurlarına çıktıkları “Yeni Türkiye“de alana çıkar çıkmaz fiziki saldırıya maruz bırakıldılar.
“İtaat etmiyoruz“
Onur Yürüyüşü tekneyle uzaklaşırken, “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz“ sloganı karada hala duyuluyordu. Saldırganlar polise “Oruç ayında böyle şey yapılır mı?“ diye soruyor, “Bunlar lanetli insanlar! Niye bir şey yapmıyorsunuz?“ diye şikayet ediyorlardı.
Bir polis memuru, “Ne yapayım? Öldüreyim mi?“ diye soruyor ve şöyle diyordu: “Tamam protesto ettiniz, lanetlediniz, gidin artık!“
Saldırganlar bunun üzerine bir süre daha parkta dolaştılar ama iftar saati yaklaşınca gittiler. LGBTİleri taşıyan tekne, 'güvenli’ bir ortam oluştuğuna kanaat getirilince rıhtıma yanaştı.
Mersin 7 Renk LGBT Derneği aktivistlerden Ezgi Özkan genç bir avukat. Özkan, “Birinci ve ikinci Onur Haftası’nda sorunla karşılaşılmadı. Ramazan’dan önceye denk gelmesi, saldırılardan muaf kalmamızı sağladı“ diyor. Ancak Özkan’a göre Onur Haftası’na yönelik karşı kampanyanın ve tehditlerin tek nedeni Ramazan değil. Türkiye’nin OHAL ile idare edilmesinin de etkili olduğu görüşünde.
Özkan, “Bu dönemden güç alıyorlar. Ensar Vakfı’nın, Memur-Sen’in rahatça konuşabilmesi ve saldırgan bir tutum sergilemesi tabii ki dönemsel bir şey. Hükümetin sunduğu zemini kullanabiliyorlar. Söylemler saldırgan ve tehditkar. Kişisel hesaplardan Kalaşnikof fotoğrafları, tehdit mesajları gördük. Bunların yasalarda suç olarak karşılığı var ama pratikte yok“ diyor.
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!