Adnan Oktar soruşturması: „Onca suç işlendi, devletin derdi para“
18 Temmuz günü adliyeye sevk edilen Adnan Oktar hakkında çocuk ve kadın istismarı dahil olmak üzere onlarca suç iddiası var. Oysa operasyonun çatısı mali suçlardan kuruluyor.
11 Temmuz'dan bu yana gözaltında bulunan Adnan Oktar ve tarikati hakkındaki soruşturmanın detayları ortaya çıkıyor. Oktar ve müritleri hakkında çocuk ve kadın istismarı, şantaj, tehdit dahil olmak üzere hakkında 31 ayrı suç ile soruşturma yürütülüyor. İfade tutanaklarını inceleyen bir avukat, soruşturmayı şu şekilde değerlendirdi:
„Operasyon, mali bir operasyon. Adnan Oktar onca suç işledi ama devletin derdi, kontrol edemediği para.“
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Mali Suçlarla Mücadele Şubesi'nde 17.07.2018 tarihinde ‚Adnan Oktar Suç Örgütü’ ile ilişkili Gül. S.Ş. adlı şüpheli ifadesinde sorulan sorular, örgütün işleyiş yapısına dair ipuçları verdi. Söz konusu örgütün mali yapısının araştırılması ve ‘FETÖ/PDY’ ile bağ kurulmaya çalışılması dikkat çekti. Gül S.Ş.'nin kişisel varlığı, banka hesapları ve finansal kaynakları hakkında pek çok soru soruldu.
Gül. S.Ş'nin emniyet sorgusunda yer alan ifadesi şu şekilde:
„Suçlu değilim, Adnan Oktar’ın adını ilk kez anneannemle çocukken gittiğim Kıbrıs’ta, Şeyh Nazım Kıbrısi adlı kişinin ziyaretinde duydum. 20’li yaşlarda kitaplarını okudum. Daha sonra kendisi ile tanışmak için Ortaköy’de bulunan evini ziyarete gittim. Sonrasında Üsküdar Beylerbeyi’nde bulunan evine de gittim, kitaplarından sohbet ettik.“
İnfak adı altında para toplanıyor
Emniyet tutanağında, Gül. S.Ş. adlı şüpheliden, öncelikle yapının mali kısmına yönelik bilgi vermesi talep edildi. Tutanakta,
„Adnan Oktar suç örgütünün diğer benzer yapılarda olduğu gibi dini duyguları istismar ederek, kendine finans sağladığı, bu kapsamda MASAK raporları, müşteki beyanlarında İnfak adı altında suç örgütüne para toplandığı tespit edilmiştir. Bu paraların akibeti hakkında ifadenizi veriniz…“ cümleleri yer aldı.
Gül S.Ş., örgüt içinde olduğu iddia edilen Meltem S. isimli kişi ile aile dostluğu ilişkileri dışında bir bağı olmadığını söyledi.
Adnan Oktar'ın Fetullah Gülen ile ilişkili olup olmadığı, kendisinin Gülen’i övüp övmediği ile ilgili sorulara da yer verildi; Gül. S.Ş. emniyet ifadesinde, “Bunlarla ilgili bilgim yok“ dedi.
313 kişilik Mehdi örgütü
Diğer müştekilerden alınan ifadelere dayandırılarak sorulan sorular, örgüt yapısı konusunda da bilgi verdi ve 'Adnan Oktar Suç Örgütü’ne ilişkin çarpıcı detayları da ortaya koydu:
“Mehdiliği 2 İslami kaynağı baz alıp yorumladı. Kendisini Mehdi olarak sundu. Mehdi cemaatinin 313 kişiden oluştuğuna inandığı için, örgütteki eleman sayısını da bu rakama sabitlemeye çalıştı. Oktar’ın onlarca imam nikahlı eşi var.“
Tutanaklara göre çekirdek kadro Adnan Oktar’la birlikte 3 kişiden oluşuyor. İki numara, Ulviye D.Ü., 3 numara ise Tarkan Y. olarak adlandırılıyor. Kod isimler kullanılıyor. Çekirdek yönetimin altında, birinci ve ikinci derece yönetim grupları bulunuyor. Hemen bunların altında ise kadın ve erkeklerden oluşan „İmam bacılar“ ile „İmam kardeşler“ grupları var. Erkeklerin bacılar grubundaki kadınlarla sadece „belli biçimlerde“ seks yapması caiz sayılıyor.
Genç kadınlara manipülasyon ve şantaj
Yine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tutanağındaki şüpheliye yönelik sorular; kadınlar ve genç kızların AVM, üniversite ve okullarda şiddet ve istismar ağına çekildiğini gösteriyor:
“Kızı ağına düşürüp örgüt evine getiren, yani onun sevgilisi durumunda olan şahsı… ‚kardeş’ tabir ettiği diğer örgüt üyeleri ile zorlama, baskı, fotoğraf tehdidi ile ya da dini ecir (bir işe dinen uygun görülen ve herhangi bir eylemi meşru kılan ücret) bahanesi ile kandırıp örgütün diğer üyeleriyle düzenli cinsel ilişkiye sokuyor. Bu durum örgütte ‘turnike’ olarak adlandırılıyor. Sistemi Adnan Oktar işletiyor ve bu sistemden geçen kızlar ona cariye oluyor.“
Links lesen, Rechts bekämpfen
Gerade jetzt, wo der Rechtsextremismus weiter erstarkt, braucht es Zusammenhalt und Solidarität. Auch und vor allem mit den Menschen, die sich vor Ort für eine starke Zivilgesellschaft einsetzen. Die taz kooperiert deshalb mit Polylux. Das Netzwerk engagiert sich seit 2018 gegen den Rechtsruck in Ostdeutschland und unterstützt Projekte, die sich für Demokratie und Toleranz einsetzen. Eine offene Gesellschaft braucht guten, frei zugänglichen Journalismus – und zivilgesellschaftliches Engagement. Finden Sie auch? Dann machen Sie mit und unterstützen Sie unsere Aktion. Noch bis zum 31. Oktober gehen 50 Prozent aller Einnahmen aus den Anmeldungen bei taz zahl ich an das Netzwerk gegen Rechts. In Zeiten wie diesen brauchen alle, die für eine offene Gesellschaft eintreten, unsere Unterstützung. Sind Sie dabei? Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!