HDP milletvekili adayı Remziye Tosun: Sur'dan cezaevine, mutfaktan meclise
Remziye Tosun, çatışmalar boyunca Diyarbakır'ın Sur ilçesindeydi. Ardından bir buçuk yıl hapis yattı. HDP'nin mutfağında aşçılık yaptı. Şimdi milletvekili adayı.
Diyarbakır'daki HDP il binasında milletvekili adayları, sabah erkenden ilçelere gitmek için toplanıyorlar. 24 Haziran'daki seçim çalışmaları mahalle mahalle devam ediyor. Öğrenci kantinini andıran mütevazi HDP yemekhanesinde çay demlenmek üzere. Mutfağın eski aşçısı, geleneksel fistanıyla kantinde duruyor. Remziye Tosun artık aşçı değil, partinin Diyarbakır dördüncü sıradan milletvekili adayı.
Yayın hayatına yeni başlayan Yeni Yaşam gazetesinin bir nüshasının durduğu masaya geçip oturuyor. Dört çocuk annesi Remziye Tosun, Sur'daki çatışmalar sırasında evini kaybetmiş. Ardından gelen bir buçuk yılı bebeği Beritan ile hapiste geçirdikten sonra işsiz kalınca HDP mutfağında asgari ücretle aşçılığa başladığını söylüyor.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) vekil aday listelerini açıkladığı gün partide makarna, salata ve çorba yaptığını anlatıyor gülümseyerek; „Arkadaşlar şaka yapıyorlardı, ‚salatayı hazırla, yarım kalmasın, sonra sana bir şey söyleyeceğiz‘ dediler.“ Tosun, adaylığının kesinleşmesiyle o gün mutfaktaki işini bıraktı.
Çatışmanın ortasından cezaevine
Diyarbakır'ın Ergani ilçesinin küçük bir köyünde doğan Tosun, 18 yaşında Sur'a gelin gitti. Dört çocuk dünyaya getirdiği Sur'da, çatışmaların başladığı 2015 yılında Fatih Paşa'da avlulu bir evin giriş katında oturuyordu. Pek çok aile oluşturulan koridorlar ile Sur'dan çıkmak zorunda kalırken, Remziye Tosun Sur'u terk etmedi. Yıkıma uğrayan Sur'da çocukları ve ona eşlik eden komşu bir aileyle o zor günleri, hayatta kalmaya çalışarak atlattığını hatırlıyor.
Çocuklarının zor koşullarda olduğunu ve dışarı çıkmanın da riskler barındırdığını söylüyor: „Oradan çıktığımız gün 14 aylık kızım bayılmıştı, sütümü ağzına salıyordum. Etrafta öldü diye çığlıklar attılar. Sonra vekiller ile görüştük; koridor açıldı.“
Tosun 3 Mart 2016'da Sur'dan çıkar çıkmaz polisler tarafından gözaltına alınıyor; „Polisler çatışma döneminde Sur'da kalan, ayrılmayan aileleri suçlu gibi görüyordu. Örgüte yardım ve yataklık suçundan beni ve bana eşlik eden ailemin üyelerini tutukladılar.“
Suçlamaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Tosun, 14 aylık kızıyla emniyette 4 gün tutulduktan sonra, hapiste bir buçuk yıl kaldı. Yokluğunda diğer üç çocuğunun önce yurda yerleştirildiğini, ardından korucu aileye emanet edildiğini buruk bir ifadeyle aktarıyor.
Kızıyla cezaevinde ağır şartlarda, kalabalık koğuşlarda iki ranzayı birleştirip altlı üstlü, toplamda sekiz kişi uyuduklarını anımsıyor ve sözlerine devam ediyor: „Kızımın Sur'dan çıktıktan sonra psikolojisi altüsttü. Bir helikopter sesi bile duysa, ranzaların altına saklanıyordu.“
Sesini duyurabilmek için
Tam olarak o günleri atlattığını söyleyemese de, Tosun ve ailesinin gördüğü destek ve dayanışmanın toparlanma sürecini hızlandırdığını ifade ediyor. Partide „komünal“ bir yaşam olduğunu, mutfakta üç ay aşçılık yapmanın kendisini mutlu ettiğini paylaşıyor. Verdiği ilk röportaj olması nedeniyle biraz tedirgin. Ara ara yazdıklarını bir kağıttan okuyor.
Yüzünde yarım bir gülümsemeyle kendi annesinin vekil adaylığına çok şaşırdığını, „biz ezildik, sen dik dur“ dediğini paylaşıyor. Türkiye'de parlamenter sistemin değişmesiyle meclisin yetkilerinin daralacağını, aslında meclisin zaten „etkin bir kurum olmadığını, sadece bir araç“ olduğunu vurguluyor;
„Burdan istediğim kadar haykırayım sesim meclise ulaşmayacak. Tülbentimi alıp yaşamını yitiren, çocuğunu yitiren anaların sesini meclise taşımak istiyorum. Taybet Ana'nın cenazesi günlerce sokakta kaldı. En büyük acılardan birisini Emine Ana yaşadı; ölü çocuğunu buzdolabına koydu. Ben onların kanlı tülbentlerini mecliste haykırmak istiyorum.“
Barış sürecinin yokluğunda HDP'nin bu seçimlerde oy kaybı yaşayıp yaşamayacağı sorusuna; „Halkın tek istediği ülke genelinde kanın durması. Barışın simgesi olmamızı istiyorlar. İlgi çok yüksek, oylarımız artacak“ cevabını verip, halkın yaşananlar için onları suçlamadığını söylüyor.
Sur halkı Demirtaş'ı soruyor
Akşam, HDP'nin Sur seçim bürosunun açılışı var. Sur seçmeni ile ilk buluşmasına kentin geleneksel çarşısı Aşefçiler'de başlıyor. Tosun, halkı açılışa davet ediyor. Bir terziye girip kendisine yeni bir fistan diktiriyor. Terzinin duvarına da Demirtaş'ın fotoğrafını asıyor, zira sokaklarda da herkesin merak ettiği tek bir konu var: „Selahattin Demirtaş nasıl, ne zaman çıkacak?“
Üzerinde Demirtaş'ın fotoğrafı olan kartpostallar dağıtıyor. Kartın arkasında ise Demirtaş'ın şu sözleri yazılı: „Sadece ve sadece siz varsınız, yüreğiniz, cesaretiniz, vicdanınız ve insanlığınızla siz.“ Ardından Sur'da kardeşini kaybeden birisiyle kucaklaşıp onun gözlerindeki acıyı hissettiğini ifade ediyor. Dayanamayıp ağlıyor.
„Başarma umudunun“ Sur ziyareti sonrasında arttığını ifade eden Tosun, mecliste bir gün baskılardan vekilliğinin düşmesi halinde partide aşçılığa geri döneceğini söylüyor.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!