Veli Saçılık yazdı: OHAL ka(ldırı)ldı

„İktidara geldiği ilk yıllarda OHAL'i kaldırmakla övünen AKP, gelinen noktada OHAL'i olağanlaştıran parti durumuna düştü. AKP, iktidarını pekiştirdiği sürece olağanüstü baskı yönetiminden vazgeçmeyecektir.“

Veli Saçılık'ın da parçası olduğu Ankara'daki Yüksel Direnişi'nden bir kare. Foto: Murat Bay

15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL, Cumhuriyetin can çekişmesi esnasında tek adam rejimi anayasasının dünyaya gelmesi için ebelik görevini üstlendi. Tayyip Erdoğan arzuladığı başkanlık rüyasına erişmek için çok önemli bir koz elde etmiş oldu. MHP'nin AKP limanına demirlenmesini sağlayan, CHP'yi „Yenikapı Ruhu“ adı altında AKP'nin çizdiği sınırlar içinde yer alan muhalefete hapseden ve HDP'nin kriminalize edilerek denklem dışı kalmasını sağlayan olay 15 Temmuz'dur.

Her ne kadar OHAL, 15 Temmuz'un sonucu gibi görünse de, eylem ve söylem düzeyinde tezatlar barındırmaktadır. Her zaman sorduğum soruyu tekrar soruyorum: Devletin her kademesine darbeci dediğiniz kişileri yerleştirenler sizlersiniz. O halde darbe girişiminin bedelini neden benim gibi solcular ödüyor? Darbe girişimini önceden bildirmek ve engel olmakla yükümlü yetkililer neden terfi ve ödül alıyor?

Bütün „darbeciler“ yakalanmış ve sokaklar tamamen iktidar yanlıları tarafından doldurulmuş olmasına rağmen OHAL, AKP tarafından sihirli bir değnek gibi kullanıldı. Halkın bilincini iğdiş etmek ve takrir-i sükun (sessizlik) ortamı oluşturmak için OHAL'le geçmişteki asker süngüsünün yerine polis zoru devreye sokuldu. OHAL ilan edilirken „çok kısa bir süreliğine“ olduğu söylendi; „darbeci hainlerle“ mücadele edilecek ve hemen kaldırılacaktı.

OHAL'den istifade etmek

Darbeye karışan asker ve siviller tutuklanırken, haklarında hiçbir soruşturma açılmayan 130 bin kamu çalışan sorgusuz sualsiz ihraç edildi. Devlet içindeki „Fetöcü yapılanmaya“ karşı önlem olduğu söylense de ihraç edilenlerin arasında 5 bin 500 solcu KESK üyesi vardı. Erdoğan'ın patronlara „OHAL'den istifade ederek bütün grevlere anında müdahale ediyoruz“ sözleriyle hitap etmesi, OHAL'in darbeyle alakası olmadığını apaçık ortaya sermiştir.

OHAL'de sadece toplumsal özgürlükler zapturapt altına alınmamış, aynı zamanda anayasanın anasının ağlatıldığı, hukuk düzeninin rafa kaldırıldığı bir dönem başlatılmıştır. OHAL KHK'lerinin her birinin darbeyle alakası olmaması bir yana, temel anayasal hakları ortadan kaldırmıştır.

OHAL'de „kişiye özel kanun yapılamaz“ ilkesi ihraç KHK'leri yayımlanarak ihlal edilmiştir. Mahkemeler ve AYM itirazlara yetkisizlik kararı vererek etkisizliklerini tescil etmiş oldular. Aralarında benim de olduğum ihraç edilen 130 bin kişinin hakkını arayacağı tek bir merci bırakılmamış durumdadır. AKP ile göçmen pazarlığı yapan AB, AİHM'i bir ticaret mahkemesi gibi kullanarak ihraçlarla ilgili başvuruları geri çevirmiş, hiçbir hukuki dayanağı olmayan ve çalışma ya da karar verme prensibi bulunmayan „OHAL Komisyonu“nu adres göstermiştir. OHAL'den istifade edilerek insanlar açlığa ve hukuksuzluğa mahkum edilmiştir.

„OHAL olan ülkeye sermaye yatırım yapmaz“ argümanı AKP'ye taktik değiştirme zorunluluğunu dayattı. 15 Temmuz „demokrasi zaferi“ydi ama yüz yıldır dişle, tırnakla biriktirilen özgürlükleri ortadan kaldırdı. Meclisin devreden çıkarılması, KHK düzeni, eylem yasakları, mahkemeye başvuru hakkının engellenmesi vb… şeyler OHAL'e dayanılarak yapıldı. OHAL sultası altında iki tane seçim yapıldı. Tek adam sistemi tescil edilince KHK yetkisi genişletilmiş biçimde Erdoğan'a geçti.

OHAL kaldırıldı mı?

OHAL adının kalktığı ama uygulamalarının sertleşerek devam ettiği döneme giriyoruz. OHAL'de işten atılmama karşı dava açamıyordum, şimdi de açamayacağım. Valiler keyfi eylem yasağı koyuyordu, aynen devam edecek. Hatta valiler artık istemedikleri kişilerin kente girişine izin vermeyecek.

İktidara geldiği ilk yıllarda OHAL'i kaldırmakla övünen AKP, gelinen noktada OHAL'i olağanlaştıran parti durumuna düştü ve bundan da gocunmuyor. AKP, iktidarını pekiştirdiği sürece olağanüstü baskı yönetiminden vazgeçmeyecektir. Olağanüstü baskı toplumda olağan dışı birikim yaratacaktır. Ekonomik baskı ve hukuksuzluk, toplumsal gerilimi doğal olarak tetikleyecektir. Orduyu, polisi, okulları ve bütün kamu kurumlarını „Halk Özel Harekatı „ (HÖH) formatına sokmak, militarizmi körükler ama AKP'nin hayal ettiği „istikrar“ı asla sağlayamaz. Ankara'nın merkezinde çelik bariyerler içinde esir tutulan insan hakları anıtı, aynı zamanda yaşadığımız anormalliğin anıtıdır.

En küçük protestonun gaz ve copla bastırıldığı bu günlerde, toplum sindirilmiş görünse de toplumsal tepki bir yerlerden gün yüzüne çıkmayı başaracaktır. Napolyon Bonaparte’nin döneminde Dışişleri Bakanlığı yapan Talleyrand’ın dediği gibi, “Süngüyle her şeyi yapabilirsiniz, ama üstüne oturamazsınız.“ Siyasal iktidarların zor aygıtlarına fazlaca abanmaları, rahat koltuklarını bir anda süngüye dönüştürebilir. OHAL ve kalıcılaştırılmış OHAL topluma acı verdiği ölçüde AKP'ye de korku, acı ve paranoya verecektir.

Einmal zahlen
.

Fehler auf taz.de entdeckt?

Wir freuen uns über eine Mail an fehlerhinweis@taz.de!

Inhaltliches Feedback?

Gerne als Leser*innenkommentar unter dem Text auf taz.de oder über das Kontaktformular.

Das finden Sie gut? Bereits 5 Euro monatlich helfen, taz.de auch weiterhin frei zugänglich zu halten. Für alle.

Bitte registrieren Sie sich und halten Sie sich an unsere Netiquette.

Haben Sie Probleme beim Kommentieren oder Registrieren?

Dann mailen Sie uns bitte an kommune@taz.de.