piwik no script img

Semboller üzerinden „kriminalleştirme“Kampüste „terör“

Kürdistanlı Öğrenciler Derneği üyeleri, Alman hükümetinin tutarsız politikalarını eleştiriyorlar; „Hem Türkiye’deki insan hakları ihlallerini eleştiriyorlar, hem de Erdoğan’dan kaçan insanlara suç işlemiş gibi davranıyorlar.“

Vazgeçmek çözüm değil. Foto: dpa

Almanya’daki yasaklı sembollere Kürt birliklerinin kullandığı semboller ve Kürdistanlı Öğrenciler Derneği'nin (YXK) kullandığı semboller de eklendi. Bu sembolleri kullanmak artık bir suç.

Almanya’da doğup büyüyen Kürt kökenli iki Üniversite öğrencisi Hevin Yılmaz ve Malou Demir „kriminalleştirme“nin Üniversite yönetimi ve siyasetçilerin elinde bir silah olduğunu vurguluyor.

23 yaşında, zarif bir görünüme sahip olan Hevin Yılmaz iki senedir Berlin’li üniversite grubu Kürdistanlı Öğrenciler Derneği’nde (YXK) aktif olarak görev alıyor. Yılmaz ve Demir, dernek faaliyetlerini yürütürken en çok maruz kaldıkları şeyin „kriminalleştirme“ olduğunu defalarca dile getiriyorlar. Yılmaz, kendinden emin bir sesle „Bizi kriminalleştirmelerine izin vermeyeceğiz. Ne üniversitenin ne de hükümetin“ ifadelerini kullanıyor.

Sembol kullanmak suç

Ralf Pauli

taz eğitim redaksiyonu muhabir ve editörü.

Berlin'deki Eiszeit sinemasındaki film gösteriminden önce sinema girişinde el ilanlarını dağıtan iki genç öğrenci, aslında bilinçli olarak suç işlemiş oluyorlar. Suç sebebi ise hiphop ve geleneksel dans programı içeren gençlik konserine ait kağıtta bulunan parlak, sarı renkteki daire sembolü.

Birleşmiş Kürdistan’ı gösteren sembolün içinde bir de YXK’nın işareti olan açılmış kitap bulunuyor. İçişleri Bakanlığı söz konusu sembolü Kürt terör örgütü PKK’ya ait olarak kategorize ettiği için artık kamusal alanlarda kullanılması yasak. „YXK’nın kendisi yasaklı değil“ diyen Yılmaz, yasağı mantıksız bulduğunu ifade ediyor.

YXK öğrenci grubu, 15 farklı Alman üniversitesinde faal vaziyette. Söyleyişiler ve farklı etkinlikler düzenleyerek üye kazanmaya çalışıyorlar. Bu tarz faaliyetlerini sürdürebilmek için yapmaları gereken şey, bayrak ve el ilanlarındaki sembollerinden vazgeçmek.

Yasak, „öğrencilerin iyiliği için“

Duisburg-Essen Üniversitesi, YXK’nin mekanlarını kullanmaları için yasağa uymalarını şart koştu. Üniversitenin basın sözcüsü bunu öğrencilerin iyiliği için yaptıklarını açıkladı. Çünkü sembolü kullanırken yakalananlar hakkında, dernek kanunlarının 20. maddesinde yer alan „yasağa karşı çıkmak“ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulabiliyor.

Almanya’da doğup büyüyen Kürt kökenli Demir ve Yılmaz için bu, „Berlin polisi tarafından el ilanlarıyla yakalanmaları halinde, para cezasına çarptırılmaları“ anlamına geliyor.

Bu ayrıntı, Hevin Yılmaz’ı pek etkilemiyor. „Bayraklarımızı ve sembollerimizi göstermeye devam edeceğiz.“ El ilanlarını dağıtmaktan vazgeçmenin onun için söz konusu bile olamayacağını dile getiriyor. Fakat gerçek isimleri, okudukları üniversite ve dış görünüşleri ile ilgili detaylar bu yazıda kullanılmamalı diye buluşmadan önce şart koşuyorlar.

Her ikisinin de dikkatli olmaları için yeterli sebepleri var. Polislerin 2 Mart sonrası konulan yasakları ne kadar ciddiye aldığını birebir gördüler. Mart ayı sonunda PKK mensubu olduğu gerekçesiyle, hakkında dava açılan biri için düzenlenen eylemde Berlin polisi protestocuların filmini çekmişti. Ayrıca o dönem daha yeni yasaklanan Suriye’li-Kürt silahlı örgütü YPG’nin bayraklarına el koymuş ve bayrağı taşıyan iki adamın kimlik bilgilerini almıştı. Hannover şehir merkezinde de polis YXK grubunun bayrağını toplamıştı.

On binlerce kişinin katıldığı Nevruz kutlamalarında Frankfurt polisi söz konusu yasağı uygulayamadı. Polis, gerekçe olarak olası bir kargaşaya sebebiyet vermek istemediklerini belirtti. Ancak bu tutum Türkiye’de öfkeli protestolara sebep oldu. Dışişleri Bakanlığı, bu „samimiyetsiz davranışı“ kınadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten uzun zamandır „Almanya’nın PKK’nin izini sürmek yerine onlara destek verdiğini“ iddia ediyordu.

Almanya’nın tutumu net değil

Ama aslında Almanya'da PKK’lı olduğu şüphesiyle 241 kişiye soruşturma açılmış durumda. Ayrıca Almanya İçişleri Bakanlığı’nın paylaştığı bilgiye göre 2004’ten beri PKK ile ilgili 2.500 suç duyurusu bulunuyor. Yıllardır Kürt vekillerini temsil eden Berlinli Avukat Lukas Theune’ya göre bu sayı daha da çoğalabilir. Şu sıralar Berlin polisinin YPG bayrağı ile yakaladığı kişilerden birinin de avukatlığını üstlenen Theune „YPG ve öğrenci grubu YXK belki PKK ile benzer hedeflerin peşinde ama onlar PKK’dan bağımsız örgütler.“

Konu Kürtler olunca, Türk hükümeti sık sık Almanya'nın iç politikasını etkiliyor. Kürt öğrenci birliği, Alman hükümetini tutarsız politika yapmakla suçluyor. Hem gönülsüz bir şekilde Türkiye’deki insan hakları ihlallerini eleştiriyor hem de Erdoğan’dan kaçan insanlara suç işlemiş gibi davranıyorlar. Neticede Almanya’nın Erdoğan rejimine karşı politik bir bağımlılığı var.

Almanya İçişleri Bakanlığı’nın ifadesine göre, Erdoğan’a taviz verilmemişti. Ancak onlar da, yasakların zamanlamasının yanlış anlaşabileceğinin farkındaydı. Hatta yasak olan sembollerin güncellenmesini başka bir zamana erteleyip eyaletlere duyurmayı bile düşünmüşler fakat netice olarak farklı bir karara varmışlar. Kararlarında etkili olan faktörler arasında ise Kürtlerin Nevruz bayramının bu zamana denk gelmesiydi. Nihayetinde cezaların takibinde bulunan makamlar ise tüm delilleri emniyet yetkililerine iletmekle yükümlüydü.

DİTİB'in baskısı

Hevin Yılmaz, İçişleri Bakanlığı’nın bu ifadelerinden şüphe duyduğunu ve Erdoğan’ın kolunun Alman üniversitelerine kadar uzandığına inandığını belirtiyor; „Türk öğrenciler ve politikacılar düzenlediğimiz etkinlikleri şikayet ettiği anda organizasyonlarımız iptal ediliyor. Daha bir kaç ay önce YXK’nın farklı üniversitelerde düzenlediği ‚DİTİB, Erdoğan’ın kuklaları?‘ adlı etkinlik 3 kere iptal edildi.“

„En az 500 tane protesto e-postası aldık“ diye hatırlıyor Koblenz-Landau Üniversitesi Başkanı Roman Heiligenthal. „E-postalar net bir şekilde DİTİB'ten (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) geliyordu. DİTİB Rheinland-Pfalz Eyaleti Başkanı da şikayette bulunanlar arasındaydı.

Hevin Yılmaz bunların korkutma taktikleri olduğunun kanısında; „AKP Almanya’da Türkiye’de yaptığının aynısını yapıyor. Tüm eleştirileri terörizim diye adlandırıyor. Üniversiteler buna göz yummamalı.“

İki genç ile söyleşimi bitirip diğer izleyicilerle birlikte birinci salona geçiyorum. „Kürt Kültür Günleri“ kapsamında gösterilen filmi izlemeye 100 kişi gelmiş. Hevin Yılmaz ve Malou Demir dışarda yasaklı el ilanlarını dağıtırken içerde, Türkiye’de tutuklanan bir Kürt öğretmenin hikayesini anlatan film başlıyor.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!