Seçimlerde Urfa'da sandık mücadelesi: „Daha adil, daha güvenli bir seçim için“
Şanlıurfa, AKP’nin oyunun en yüksek olduğu şehirlerden bir tanesi. Seçim günü oyların manipüle edildiğine dair birçok haber geldi. Muhabirimiz seçim günü Urfa'da sandık başındaydı.
CHP Milletvekili adayı Mehmet Ali Çelebi birkaç hafta önce Twitter üzerinden çağrı yaparak „Şanlıurfa’ya gelecek 500 gönüllü müşahit aradıklarını“ söylemişti. Çelebi’nin çağrısı çok hızlı bir karşılık buldu; müşahit olmak isteyenlerden ve onlara biletlerini almak isteyen insanlardan yüzlerce yanıt aldı. Bunlardan biri de benim. İki arkadaşımla birlikte sandık görevlisi olmak için Urfa'ya gidiyorum.
Şanlıurfa şehir merkezinde seçimden öncesi gerginliği hissedilmeye başlanmış. Birkaç gün önce Erdoğan seçim kampanyası için buradaydı. Şimdi ise tüm şehirde hala Türkiye bayrakları ile, cafe ve restoranlarda Erdoğan'ın resimleri asılı. YSK'nın yayınladığı seçim yasaklarına göre bu afişlerin kaldırılmış olması gerekiyordu.
Cumartesi akşamı CHP’nin Şanlıurfa il binasında oyları korumak için gelmiş olan üç CHP’li milletvekili ile buluşuyoruz. Müşahit organizasyonunda yer alan Çelebi‚ „2017 referandumunda Şanlıurfa’da 135.000’den fazla oyun sonucu manipüle edildi. Eğer Türkiye’de bir şeyler değiştirmek istiyorsak, buna oylarımızı koruyarak başlamamız gerekir.“ ifadelerini kullanıyor ve ekliyor;
‘’Bugün Şanlıurfa’ya Amerika’dan, İngiltere’den, Kamerun’dan ve Türkiye’nin her yerinden insanlar 3.300 adet sandıktaki oyu korumak ve müşahit olmak için geldi.’’
Derya C. de adil bir seçim olması ve oyların güvenliği için Şanlıurfa’ya gelen 500 müşahitten birisi. Cuma gecesi Berlin’den İstanbul’a, oradan Şanlıurfa’ya toplamda 12 saatlik bir yolculuk yaptı. 28 yaşındaki öğrenci‚ „İstanbul ve Berlin’de zaten müşahit olarak çalışmıştım. Bu sefer işe yarayabileceğim bir yerde müşahit olmamın daha mantıklı olduğunu düşündüm. Sandık Gücü’nün bulduğu gönüllülerden birisi biletimi aldı ve bugün buradayım,“ diye anlatıyor.
Seçimden önceki gece Derya ve ben geç saatlere kadar uyanık kalıp seçim genelgesini baştan okuyoruz. Sokaklardan hala Erdoğan’ın seçim müziği yükseliyor. Gecenin devamında ilk kez korktuğumu hissediyorum, yarın ne olacağını bilmiyorum.
Seçim günü sandık başında
Sabah 6 sularında Derya ve ben diğer müşahitler gibi seçim kurulumuza geldik. Seçim kurulundakiler hemen bana Şanlıurfa’da ne yaptığımı sordular. Evet, Kürt’e benziyordum ama belli ki oralı değildim. Daha önce insanların beni uyardığı üzere ‘ajan’ sanılmamak için gerçeği söyleyemiyorum;
„İstanbul’dan geldim, bir arkadaşımı ziyaret ediyorum. Gelmişken hayırlı bir görev yapmak istedim.’’
Derya ve ben aslında şanslı olanlardanız. Bizim seçim kurullarımız şehir merkezinde ve köylerdeki seçimlere göre biraz daha güvenli. Diğer müşahitler ile iletişimde olduğumuz Whatsapp grubundan gün boyunca korkutucu haberler bitmiyor. İlk haberler önce saat 5 civarı sandıklarına gitmeye çalışan müşahitlerden geliyor. Okullarda ve seçim merkezlerinde gözlem yapmalarına izin verilmiyor. Yasal hakları olmasına rağmen, görevlilerden ve kuruldakiler tarafından çeşitli zorbalıklar yoluyla dışarı çıkmaları isteniyor. Bazıları şehri ve insanları çok iyi tanımadıkları için geri dönüyorlar, bazıları ise kalıp ne olursa olsun oyları korumak istiyor.
Bunlardan bir tanesi de İstanbul’dan diğer üç müşahit arkadaşıyla gelen Abdullah Şanlı. O ve arkadaşları müşahit oldukları sandığa gitmeye çalışırken, okuldaki görevliler ve sandık kurulu çalışanları tarafından şiddete maruz kalıyorlar.
Bu durumu yaşayan bir tek onlar değil. Gün boyu birçok müşahit arkadaşımız daha fazla sandık başında kalamayacaklarını, çünkü onlar için artık güvenli olmadığı bilgisini iletiyor. Bir arkadaşımız şöyle yazıyor: „Bize acil olarak destek gönderin, tehdit ediliyoruz.’’ Müşahit olduğu köyde haksızlıklara karşı çıktığı için dövüldüğünü anlatıyor.
Saat 8’de tüm Türkiye’de seçimler başlıyor. Sonraki haberler tekrar Şanlıurfa’nın köylerinden: Eşlerinin yerine oy kullanmak isteyen erkekler, müşahitleri döven seçmenler veya toplu oy kullanmak için pazarlık yapanlar ve bunlara göz yuman sandık kurulları.
Seçim günü 'Urfa’ hashtag'i twitter’da en çok konuşulan konular listesindeydi. Binlerce insan #UrfadaOyCaliniyor hashtagi'ne yazarak seçimlerin iptal edilmesini talep etti. Bağımsız seçim gözlem organizasyonu Sandık Gücü gönüllüleri ise insanların can güvenliğini tehlikeye atmamalarını, gerektiğinde müşahit oldukları yerden durumu bildirip ayrılabileceklerini söylediler.
Geceyi silah sesleri dolduruyor
İnsan Hakları Derneği’nin yayınladığı ön seçim raporuna göre ise Suruç’ta milletvekili adayı Halil İbrahim Yıldız silahlı korumalar ile bazı seçmenleri tehdit edip, telefonlarına el koydu ve HDP’li sandık üyelerini tehdit etti. Yine aynı şekilde, oy pusulalarının bulunduğu çuvalların bulunduğu ve bir okulda daha fazla zarf ve pusula bulunmadığı için seçmenlerin geri gönderildiği bildirildi.
Oyların sayımından sonra, Şanlıurfa’daki YSK’ya oyları teslim etmeye gidiyoruz. Burası sandığımıza birkaç kilometre uzaklıkta. Dışarıda hava sıcaklığı 40 derecenin üzerinde, rüzgarlı ve kuru. Yüzlerce silahlı polis ve asker, oyların toplandığı stadyumda bekliyor. Bu sahne bana bir savaş alanını hatırlatıyor.
Biz oyları teslim ettiğimiz anlarda, henüz resmi sonuçlar açıklanmamışken, Erdoğan ve AKP destekçileri çoktan kutlamaya başlamış bile. Dışarıya çıkar çıkmaz ilk gördüğüm şey, üzerlerinde Türkiye bayrakları sallanan arabalar ve içinden ateş edenler oluyor. Geceyi silah sesleri dolduruyor.
Pazar günü Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Şanlıurfa’da oyların %64’ünü alırken, AKP milletvekili seçimlerinde %52 oy aldı. Bu rakam, referandumdaki evet oyları sonucundan biraz daha az. (2017 referandumunda evet oyu şehirde %70,8 çıkmıştı.) Bunun sebebi belki de adil bir seçim uğruna kimi zaman canlarını tehlikeye atan müşahitlerin özverili çalışmasıydı.
Derya, ilk kez geldiği şehre veda ederken „Buraya gelmeden önce herkes bize üç genç kadın olarak kendimizi çok tehlikeye attığımızı, orada vurulabileceğimizi, başımıza bir iş gelebileceğini söyledi ama şehir tahmin ettiğimizden çok daha farklıydı’’ diyor. „Korktuğumuz anlar olsa da daha adil ve daha güvenli bir seçim için buradaydık. Sonuçlar umduğumuz gibi olmasa da daha iyi ve adil bir Türkiye için umutlarımız daima var olacak.’’
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!