piwik no script img

Katar krizi ve TürkiyeYalnızlar rıhtımında

Türkiye'nin „Ortadoğu'daki son dostu“ Katar'ın diğer Körfez ülkeleriyle yaşadığı kriz, Türkiye ekonomisini etkileyecek mi?

Yakın dostlar: Erdoğan ve Al-Sani Foto: dpa

Katar ve Türkiye, özellikle son senelerde giderek derinleşen, „stratejik bir ilişki“ içine girdi. İki ülkenin de Suriye'deki iç savaşa radikal islamcılar aracılığıyla müdahil olması, Digitürk ve BMC gibi pek çok şirketin hisselerinin Katarlı şirketlere satılması, Katar'da Türk şirketlerine verilen ve toplamda 13.7 milyar dolar değerini bulan inşaat kontratları, gelişen ilişkinin bazı örnekleri arasında gösterilebilir. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de, Kasım 2016'da yaptığı açıklamada, Katar'da yapılması planlanan 2022 Dünya Kupası organizasyonuyla ilgili projelerde daha büyük bir rol üstlenmek istediklerini dile getirmişti.

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani'nin 4 milyon liraya satın aldığı bir ata „Erdoğan“ ismini vermesi, 2015 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 53 tane „arap atı“ hediye etmesi ve iki liderin geçtiğimiz sene helikopterle Karadeniz bölgesinde keşif uçuşuna çıkması, Erdoğan ve El Sani'nin arasındaki kişisel ilişkinin boyutunun bir göstergesi.

Türkiye'nin Mısır, Irak ve Suriye hükümetleriyle yaşadığı problemler ve iktidarın desteklediği Müslüman Kardeşler örgütünün bölgede aldığı darbeler; kamuoyuna „dış politikası iflas eden ve giderek yalnızlaşan Türkiye'nin Ortadoğu'da kalan tek dostunun Katar olduğu“ şeklinde yansımıştı. Suudi Arabistan'ın öncülüğünde Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Maldivler, Yemen, Libya'daki Tobruk hükümeti, Ürdün ve Moritanya'nın Katar ile tüm ilişkilerini kesmesi; sınırların kapatılması, uçuşların durdurulması ve diplomatik temsilcilerin ülkeden çekilmesi, Katar'ın da Ortadoğu'da en az Türkiye kadar yalnız olduğunu ortaya koydu.

Terörizme destek

1990, İstanbul doğumlu. Cumhuriyet Gazetesinde muhabirlik ve editörlük yaptı. taz gazetesinde misafir gazetecilik yaparken Almanya'da kalmaya karar verdi ve taz.gazete projesi üzerinde çalışmaya başladı.

Çoğunluğunu yabancı işçilerin oluşturduğu 2.5 milyon nüfuslu Katar'da kişi başına düşen gelir, ülkenin sahip olduğu geniş petrol ve doğalgaz rezervleri sayesinde yıllık 65 bin dolar civarında. (IMF, 2017) Oldukça küçük bir orduya sahip olan Katar, 2016 yılında “savunma imkân ve kabiliyetini geliştirmek“, “Ortak eğitim ve tatbikat icra etmek“, “İki ülkenin mutabık olduğu diğer görevleri yerine getirmek“ adına Türkiye’nin ülkede askeri bir üs inşa etmesini öngören bir anlaşma imzaladı. ABD'nin Ortadoğu'da sahip olduğu en büyük üs olan Al Udeyd Hava Üssü de Katar'da bulunuyor.

Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkelerin Katar ile olan ilişkilerini „terörizme destek verdiği“ gerekçesiyle durdurma kararı alması ve bu kararın ABD tarafından desteklenmesi, Türkiye'nin Ortadoğu'da bir kez daha zor bir duruma düştüğüne işaret ediyor. AKP hükümeti yaşanan gelişmeleri „üzüntüyle karşılarken“ Cumhurbaşkanı Erdoğan, arabuluculuk yapmak adına bir dizi ülkeyle telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.

Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu değerlendiren ekonomist ve yazar Mustafa Sönmez, „Türkiye Katar'dan yatırım çekmek, pay almak istiyor. Tabii Katar'ın Körfez grubunun içinde yer almak istememesi, ayrı durmak istemesi, haliyle müttefik gibi görünen Türkiye'yi de etkileyecek. Türkiye burada Katar'a jandarmalık yapmak, onu korumak taahhüdünde bulunmak durumunda bırakılabilir“ dedi.

Türkiye tutunulabilecek bir dal mı?

Türkiye'nin bu ekonomik açıdan izleyebileceği olası bir tutumunun ABD ve Suudi Arabistan öncülüğündeki bloğun tepkisini çekeceğini, bunun Türkiye için bir sınav olacağını söyleyen Sönmez, „Katar'ın İran karşıtı gruptan uzak durması ABD'nin de hoşuna gitmedi. Katar'dan sahip olduğu kaynaklarla bu bloğun bütçesine katkıda bulunması istendi ama Katar buna yanaşmadı. Katar burada tutunabileceği bir dal olarak Türkiye'yi görüyor ama Türkiye tutunabilecek bir dal mı?“ görüşünü paylaştı.

Türkiye'nin „krizdeki ekonomisinin ‚Arap sermayesi‘ tarafından ayakta tutulduğu“ iddialarını da yorumlayan Sönmez, „Katar'ın 53 milyar dolar değerinde dış yatırımı var. Türkiye'deki yatırımları ise yaklaşık 1,5 milyar dolar. Tabii portföy yatırımları vardır, Katar'ın kontrol ettiği bankalardan kullanılmış krediler vardır. Elbette ülkeye iddia edildiği gibi kara para girmediğini de söylemiyorum, fakat rakamlara baktığınızda Türkiye'nin kullandığı dış kaynak, illa Körfez ülkelerinden geliyor diye bir durum yok. Bu oran yüzde 5, yüzde 6 civarında“ ifadelerini kullandı.

„Katar 160 milyar dolarlık bir ekonomi. Üzerinde oturduğu enerji kaynakları önemli ama Katar'a karşı uygulanacak yaptırımlar mevcut olarak Türk ekonomisini çökertecek bir güce sahip değil“ diyen Sönmez, Katar ile Körfez ülkelerinin ilişkilerin kesilmesinin ardından Türkiye'nin ekonomik parametrelerinde „dehşet bir değişim“ olmadığının altını çizdi. Sönmez, „Türkiye'nin iklimini değiştirebilecek olan yabancı yatırımcının tutumudur. Bu gelişme, Türkiye ekonomisinde sert dalgalanmalar yaratmadı“ dedi.

taz lesen kann jede:r

Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen

0 Kommentare

  • Noch keine Kommentare vorhanden.
    Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!