Öldürülmesinin 12. yılında: Hrant Dink ve diğerleri

Gazeteci Hrant Dink tam 12 yıl önce öldürüldü. 17 Ocak günü cinayetin araştırılması için meclise verilen önerge yine reddedildi. Dink, Türkiye basın tarihinde öldürülen 65 gazeteciden biri.

Öldürülmesinin 12. yılında Dink için mecliste verilen araştırma önergesi yine reddedildi. Foto: dpa

„Bilgisayarımın güncesi ve hafızası bu kesimdeki yurttaşlar tarafından gönderilen öfke ve tehdit dolu satırlarla yüklü. (…) Bu tehditler ne kadar gerçek, ne kadar gerçek dışı? Doğrusu bunu bilmem elbette mümkün değil. (…) Tıpkı bir güvercin gibiyim… Onun kadar sağıma soluma, önüme arkama göz takmış durumdayım. Başım onunki kadar hareketli… Ve anında dönecek denli de süratli. İşte size bedel.“

Gazeteci Hrant Dink tam 12 yıl önce kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesi önünde 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öldürülmesine varan süreçte Dink'e yazdığı yazılar yüzünden hakkında davalar açılmış, basın tarafından hedef gösterilmiş ve tehdit edilmişti. Cenazesinden sonra yüz binlerce kişi İstanbul'da eylem yapmak için sokaklara dökülmüştü. Öldürülmesinin üzerinden geçen 12 yılda Dink'in cinayeti hala aydınlatılamadı.

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan geçmiş senelerde yaptığı gibi 17 Ocak günü TBMM'de Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması amacıyla araştırma önergesi sundu. Cinayete ortam hazırlayanların ve sonrasında sorumluları bir tür cezasızlık zırhıyla kuşatarak bu nefret suçunun üstünü örten zihniyetin tüm aktörlerinin açığa çıkarılması ve hakikatin aydınlatılması“nı talep eden önerge AKP ve MHP'li vekillerin oylarıyla reddedildi.

Dink, Türkiye'nin karanlık basın tarihinde öldürülen 65 gazeteciden biriydi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) listesine göre Cumhuriyet dönemi öncesinde başlayıp, günümüze kadar geçen sürede 65 gazeteci öldürüldü. Bazıları faili meçhul cinayetlere kurban gitti, bazıları polis tarafından, bazıları da radikal İslamcılar tarafından tehdit edilip öldürüldü. 1980 darbesi zamanında sağ ve sol çatışmalarında, 90'larda ise iç savaş ortamında öldürülenler de oldu.

Cumhuriyet öncesi dönem

1889’de kurulan İttihat ve Terakki Partisi bünyesinde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa, günümüzün Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) atası sayılıyordu. Bu dönemde rejim aleyhine yazan ve çizenlere karşı işlenen cinayetler aydınlatılamadı. İlk cinayet, İttihat ve Terakki'nin 1908'de iktidarı ele geçirmesinin ardından 6 Nisan 1909’da işlendi. Bu tarih, Türkiye’de “Öldürülen Gazeteciler Günü“ ilan edildi.

Hasan Fehmi Bey- Serbesti gazetesi, İstanbul, 6 Nisan 1909.

Ahmet Samim- Sada-yı Millet gazetesi, İstanbul, 19 Temmuz 1910.

Zeki Bey- Şehrah, İstanbul, 10 Temmuz 1911.

Şair Hüseyin Kami- Alemdar, Konya, tarih belirsiz, 1912 ya da 1914 olarak kabul ediliyor.

Silahçı Tahsin- Silah ve Bomba gazetesi, İstanbul 27 Temmuz 1914.

Krikor Zohrab- Gazeteci, Yazar, Urfa-1915.

Diran Kelegyan- Sabah , Çorum, 13 Ağustos 1915.

Milli Mücadele dönemi

1919-1922 yılları arasında bilindiği kadarıyla üç gazeteci öldürüldü. Hasan Tahsin, Türkiye topraklarının işgaline karşı çıktığı ve silahıyla onların karşısına geçtiği için düşman kuvvetleri tarafından, Ali Kemal ise tam tersine işgalcilerin yanında yer aldığı için genç Türk subaylar tarafından öldürüldü. O dönemde gazeteciler çıkardıkları gazeteler ile anılıyordu. 1922’de öldürülen “İştirakçi Hilmi“ ise sosyalist bir gazeteciydi.

Hasan Tahsin (Osman Nevres)- Hukuk-u Beşer, İzmir, 15 Mayıs 1919.

Hüseyin Hilmi- iştirak, Medeniyet, İstanbul, 1922.

Ali Kemal- Peyam-ı Sabah, İzmit, 6 Kasım 1922.

Cumhuriyet’in ilk yılları

Sabahattin Ali, Cumhuriyet dönemi edebiyatına yön veren şair ve öykü yazarıydı. Hiciv ve mizah gazetesi Marko Paşa’da da yazdı. Siyasileri eleştirmesi yüzünden davalarla uğraştığı sırada Türkiye'den ayrılmak istedi. Bir kamyonla sınırı geçerken, kendisine rehberlik eden Ali Ertekin isimli şahıs tarafından öldürüldü. Yıllar sonra Nokta dergisine röportaj veren Ertekin, yolda Sabahattin Ali'yle tartıştıklarını, onun “milli hislerini tahrik ettiğini“ söyledi.

Hikmet Şevket, 1930

Sabahattin Ali- Edebiyatçı, Marko Paşa, Edirne, 2 Nisan 1948.

12 Eylül 1980 Darbesi öncesi ve sonrası

1980 darbesine giden süreçte kutuplaşma, çatışma ve “terör“ ortamı gazeteci suikastlarını da tetikledi. O dönemde katledilen TRT çalışanı Ümit Kaftancıoğlu’nun katili Ahmet Mustafa Kıvılcım, polis ifadesinde “Onu solcu olduğu için öldürdüm“ diyordu. Ana akım medyanın temsilcilerinden Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi 1 Şubat 1979’da evinin önünde, aracı içinde saldırıya uğradı. Katil, 1981’de Papa II. Loannes Paulus’a da Vatikan’da suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca'ydı. Ağca bugün serbest.

Adem Yavuz- Anka Ajansı, Kıbrıs, 27 Ağustos 1974.

Ali İhsan Özgür- Politika, İstanbul, 21 Kasım 1978.

Cengiz Polatkan- Hafta Sonu, Ankara, 1 Aralık 1978.

Abdi İpekçi- Milliyet, İstanbul, 1 Şubat 1979.

İlhan Darendelioğlu- Ortadoğu, İstanbul, 19 Kasım 1979.

İsmail Gerçeksöz- Ortadoğu, İstanbul, 4 Nisan 1980.

Ümit Kaftancıoğlu- TRT, İstanbul, 11 Nisan 1980.

Muzaffer Feyzioğlu- Hizmet, Trabzon, 15 Nisan 1980.

Recai Ünal- Demokrat, İstanbul, 22 Temmuz 1980.

Mevlüt Işık- Türkiye, Ankara 1 Haziran 1988.

Seracettin Müftüoğlu- Hürriyet, Nusaybin 29 Haziran 1989.

Sami Başaran- Gazete Gazetesi, İstanbul 7 Kasım 1989.

Kamil Başaran- Gazete Gazetesi, İstanbul 28 Şubat 1990.

90'lar: En karanlık yıllar

90’lı yıllar, Türkiye’de faili meçhul cinayetlerle olduğu gibi gazetecilere düzenlenen suikastlarla da gündemdeydi. Ana akım gazetesi Hürriyet’in Genel Koordinatörü Çetin Emeç, evinden çıktığı sırada şoförü ile birlikte silahlı saldırıya uğradı. Katili yakalandı ama suikastı üzerindeki sır ortadan kalkmadı. Kitaplarında İslamiyet ve peygamberi Muhammed’i ağır bir şekilde eleştiren İlahiyatçı Turan Dursun Radikal İslamcılar tarafından tehdit ediliyordu. Emeç ile aynı yıl öldürüldü. 1990’lar Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde faili meçhul cinayetler demekti.

Araçlara bindirilip götürülenlerden bir daha haber alınamıyordu. Devlet içinde devlet olduğu tartışılan Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı (JİTEM) isimli teşkilat, sayısı 17 bin olarak telaffuz edilen faili meçhul cinayetten sorumlu tutuldu. Kürt gazetecilere yönelik, çok sayıdaki cinayette ve yine Kürt basın ve yazın dünyasının sembol isimlerinden Musa Anter’e yönelik cinayette de JİTEM adı ön plana çıktı.

24 Ocak 1993’te, Ankara’da evinin önünde arabasına konan bombanın patlaması ile öldürülen Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu’nun cenazesine bir milyonu aşkın kişi katıldı. İslami Hareket ve Hizbullah gibi İslamcı örgütlerin üstlendiği suikast sonrası deliller süpürgeyle süpürüldü. Failler yakalanamadı.

Evrensel gazetesi Muhabiri Metin Göktepe ise 90’larda öldürülen bir başka gazeteciydi. 8 Ocak 1996’da Cezaevi’nde yaşamını yitiren 2 kişinin cenaze törenini izlemeye giden Göktepe sarı basın kartı olmadığı ve polise itiraz ettiği gerekçesi ile gözaltına alınıp Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürülenler arasındaydı. Dövülerek öldürüldü, cansız bedeni spor salonunun büfenin yanına bırakıldı.

Çetin Emeç- Hürriyet, İstanbul 7 Mart 1990.

Turan Dursun- İki bine Doğru ve Yüzyıl Dergileri, İstanbul 4 Eylül 1990.

Gündüz Etil, 1991.

Mehmet Sait Erten- Azadi, Diyarbakır 1992.

Halit Güngen- İkibine Doğru, Diyarbakır 18 Şubat1992.

Cengiz Altun- Yeni Ülke, Batman 25 Şubat 1992.

İzzet Kezer- Sabah, Cizre 23 Mart 1992.

Bülent Ülkü- Körfeze Bakış, Bursa 1 Nisan 1992.

Mecit Akgün- Yeni Ülke, Nusaybin 2 Haziran 1992.

Hafız Akdemir- Özgür Gündem, Diyarbakır 8 haziran 1992.

Çetin Ababay- Özgür Halk, Batman 29 Temmuz 1992.

Yahya Orhan- Özgür Gündem, Ceylanpınar 9 Ağustos 1992.

Hüseyin Deniz- Özgür Gündem, Ceylanpınar 9 Ağustos 1992.

Musa Anter- Özgür Gündem, Diyarbakır 20 Eylül 1992.

Yaşar Aktay- Serbest, Hani 9 Kasım 1992.

Hatip Kapçak- Serbest, Mazıdağı 18 Kasım 1992.

Namık Taranc- Gerçek, Diyarbakır 20 Kasım 1992.

Uğur Mumcu- Cumhuriyet, Ankara 24 Ocak 1993.

Kemal Kılıç- Yeni Ülke, Şanlıurfa 18 şubat 1993.

Mehmet İhsan Karakuş- Silvan Gazetesi, Silvan 13 Mart 1993.

Ercan Gürel- HHA, 20 Mayıs 1993.

İhsan Uygur- Sabah, İstanbul 6 Temmuz 1993.

Rıza Güneşer- Halkın Gücü, 14 Temmuz 1993.

Ferhat Tepe- Özgür Gündem, Bitlis 28 Temmuz 1993.

Muzaffer Akkuş- Milliyet, 20 Eylül 1993.

Nazım Babaoğlu- Gündem, 12 Mart 1994.

Erol Akgün- Devrimci Çözüm, 1994.

Seyfettin Tepe- Yeni Politika, 28 Ağustos 1995.

Metin Göktepe- Evrensel, İstanbul 8 Ocak 1996.

Kutlu Adalı- Yeni Düzen, Kıbrıs 8 Temmuz 1996.

Selahattin Turgay Daloğlu- Serbest, İstanbul 9 Eylül 1996.

Reşat Aydın- AA, TRT, 20 Haziran 1997.

Ayşe Sağlam- Derince FM, 3 Eylül 1997.

Abdullah Doğan- Candan FM, Konya 13 Temmuz 1997

Ünal Mesutoğlu- TRT, İzmir, 8 Kasım 1997

Mehmet Topaloğlu- Kurtuluş, Adana 1998

Ahmet Taner Kışlalı- Cumhuriyet, Ankara 21 Ekim 1999

AKP Dönemi

Hrant Dink- Agos, İstanbul 19 Ocak 2007

İsmail Cihan Hayırsevener, Bandırma 19 Aralık 2009

Nuh Köklü- Serbest, İstanbul 17 Şubat 2015

Mustafa Cambaz- Yeni Şafak, İstanbul 15 Temmuz 2016.

Ocak 2007’de Agos yazarı Hrant Dink; gazetesinin önünde öldürüldü. Dink’in ölümüyle sonuçlanan olaylar 2004'te yayımlanan “Sabiha Hatun'un Sırrı“ başlıklı yazıyla başlamıştı. Yazıda, Atatürk’ün manevi kızı Gökçen’in Ermeni yetimlerinden biri olabileceği iddia ediliyordu. Haber, kaynak gösterilerek ana akım medyada yayımlanınca ses getirdi. Genelkurmay, haberi “millî birlik, beraberlik ve değerler açısından tehlikeli“ bulunduğu belirtti.

Dink, İstanbul Valiliğine çağrıldı ve tehdit edildiği iddia edildi. Hakkında “Türklüğü aşağılamak“ suçlamasıyla dava açıldı. Ülkücülerin Agos önünde toplanıp gözdağı verdikleri Dink’e yönelik tehditler artarak sürdü ama önlem yoktu. Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde gazetesinin önünde suikaste uğradı. Tetiği çeken Ogün Samast isimli bir gençti. Samast, ülkenin kuzeyindeki Samsun şehrinde yakalandı.

Güvenlik birimleri, yakalanan Ogün Samast’la Türk bayrağı önünde hatıra fotoğrafı çektirdiler. Samast’ın ardından daha önce Trabzon’da McDonalds’a bomba koyarak 6 kişinin yaralanmasına sebep olan Yasin Hayal de tutuklandı. Azmettirici olduğu iddianameye yansıyan Hayal, cinayetin polis muhbiri Erhan Tuncel tarafından planlandığını söyledi. Hayal ve Tuncel, basında Ogün Samast'ın “ağabeyleri“ olarak anıldılar. Cinayet, 12 yıl sonra bugün bile aydınlatılamadı.

Suriye'de yaşanan iç savaşın bir sonucu olarak beş muhalif Suriyeli gazeteci de Türkiye'de öldürüldü. Suudi Arabistan'daki rejime muhalif olan Cemal Kaşıkçı da İstanbul'da Suudi Konsolosluğu'nda öldürüldü.

İbrahim Abdülkadir, Firaz Hamidi, Antep, 30 Ekim 2015.

Naji el-Jerf, Antep, 27 Aralık 2015

Muhammed Zahir el Şerkat, 13 Nisan 2016

Ahmet Abdülkadir, 12 Mayıs 2016

Halla Barakat, 22 Eylül 2017

Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018

kaynaklar: TGC, Bianet

Einmal zahlen
.

Fehler auf taz.de entdeckt?

Wir freuen uns über eine Mail an fehlerhinweis@taz.de!

Inhaltliches Feedback?

Gerne als Leser*innenkommentar unter dem Text auf taz.de oder über das Kontaktformular.

Das finden Sie gut? Bereits 5 Euro monatlich helfen, taz.de auch weiterhin frei zugänglich zu halten. Für alle.

Bitte registrieren Sie sich und halten Sie sich an unsere Netiquette.

Haben Sie Probleme beim Kommentieren oder Registrieren?

Dann mailen Sie uns bitte an kommune@taz.de.