14 Şubat erkek şiddetiyle mücadele günü: “Aşkın kanununu yazıyoruz yeniden“
#14Şubat'taKadınlarSokakta etiketiyle çağrı yapan Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu'nun erkeklere bir mesajı var: “Öldüren sevginizi istemiyoruz.“
“Erkek adam kıskanır.“
“Erkek adam çapkın olur.“
“Erkek evin reisidir.“
Geçmişte yaşamış birkaç vasat erkeğin uydurduğu bu sözler zamanla dile yerleşmiş ve nesilden nesile aktarılmış. Bu yüzden 14 Şubat Sevgililer Günü gelince erkekler eşlerine, sevgililerine ve metreslerine bir demet kırmızı gül ve bir kutu çikolata alır, bir günlüğüne “Romeo“ olduklarını zannederler. Beyler, gülle, çikolatayla olmaz bu işler. Cinsiyet eşitliği olmadan aşk olmaz.
Türkiye’de aileler, oğlan çocuklarını genelde şımarık yetiştirir. Kız çocuklarından her zaman ayrı tutarlar. Şımarık yetişen bu oğlanlar da büyüdüklerinde kendilerini çok önemli, her şeye hakkı olan varlıklarmış gibi hissederler.
14 Şubat erkek şiddetine karşı mücadele günü
2018 yılında erkekler Türkiye’de 440 kadını öldürdü. Giderek artan kadın ve trans cinayetleri, her türlü cinsiyet temelli şiddet, cinsel istismar, homofobi, transfobi, taciz ve tecavüzlerin gölgesinde umarsızca 14 Şubat Sevgililer Günü kutlamak biraz anlamsız.
Bu yüzden son yıllarda Türkiye'deki feminist hareket, 14 Şubat’ı erkek şiddetine karşı mücadele günü olarak anıyor. O gün dünyanın başka yerlerinde de kadınlar ve translar sokağa çıkıp seslerini yükseltiyorlar.
Peki geleneksel 14 Şubat Sevgililer Günü nasıl oldu da erkek şiddetine karşı mücadele gününe evrildi? 1996 yılında Amerikalı feminist oyun yazarı Eve Ensler’in Vajina Monologları adlı oyununun New York’ta sahnelenmesinin ardından 1998 yılında “V-Day Movement“ doğdu. Bu hareketin başlamasıyla birlikte dünyanın farklı yerlerindeki kadınlar her yıl 14 Şubat günü çeşitli etkinlikler düzenleyerek sistematik erkek şiddetine karşı ortak mücadele ediyor. 2012 yılında “One Billion Rising“ hareketi bu yeni akımı bir adım öteye taşıdı.
“One Billion Rising“ 20 Eylül 2012’de “Erkek Şiddetine Son“ sloganıyla global bir feminist kampanya olarak duyuruldu. Hindistan’ın Delhi eyaletinde 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Jyoti Singh Pandey, Munirka köyüne gitmek için bindiği otobüste şoför dahil toplam altı erkek tarafından tecavüze maruz bırakılmıştı. Tecavüz mağduru Pandey, Singapur’da kaldırıldığı hastanede olaydan tam 11 gün sonra hayatını kaybetmişti.
Bu olay hem Hindistan’da hem de dünyada büyük yankı uyandırdı. 14 Şubat 2013’te 200’den fazla ülkede kadınlar aynı anda sokağa çıktı ve dans ederek tecavüz ve cinsel şiddete karşı tepki gösterdi; dünyaca ünlü şarkıcı ve oyuncular bu kampanyaya destek verdi.
„Öldüren sevginizi istemiyoruz“
Bu gelişme tabii İstanbul’a da yansıdı. Feminist gruplar, 14 Şubat günü başta İstanbul olmak üzere ülkenin birçok şehrinde dans, tiyatro ve film gösterileri, konserler, resim, seramik ve fotoğraf sergileri gibi etkinlikler düzenliyorlar. Kadın ve trans hakları alanında çalışan “Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu“ bu yıl da “Aşkın kanununu yazıyoruz yeniden“ sloganıyla kadın ve transları sokağa mücadeleye destek vermeye davet ediyor. Sosyal medyada #14ŞubattaKadınlarSokakta etiketiyle çağrı yapan platformun erkeklere bir de mesajı var; “Öldüren sevginizi istemiyoruz. Biz hayatı istiyoruz. Olmaz olsun eşitsiz aşk. Aşkın kanununu yazıyoruz yeniden.“
İstanbullu şarkıcı Nesrin Sipahi’nin 1971 yılında seslendirdiği “Aşkın Kanunu Yazsam Yeniden“ adlı şarkının 48 yıl sonra feminist mücadeleye ilham vereceğini kim bilebilirdi? Patriyarkal sistemin yarattığı bu heteroseksist düzende erkeklerin aşkı öldürüyor. Olmaz olsun böyle aşk! Peki, başka bir heteroseksüel aşk mümkün mü? Elbette mümkün. Formül çok basit;
• Erkekler, “erkeklikleri“ ile övünmeyecek
• Erkekler, üstün cinsiyet olmadıklarını anlayacaklar
• Erkekler, cinsiyet eşitliğini öğrenecek!
Beyler, siz “erkek gibi“ sevmek yerine, iyisi mi insan gibi sevmeye gayret edin. Bugün artık değişim zamanıdır. Moda olan her kıyafeti giyiyorsunuz, renkleri ve son trendleri biliyorsunuz, en son teknolojiyi kullanıyorsunuz madem, bugün dünya genelinde en trend olan şey feminist akım ve cinsiyet eşitliği. Neden bu trendi takip etmiyorsunuz? Kırın zincirlerinizi, etrafınızda yaşanan değişikliklere ayak uydurun ve siz de artık bir zahmet değişin. Gerçekten başka bir aşk mümkün.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!