10 soruda 10 Ekim Katliamı: „Tek sorumlu IŞİD değil“
Sınırlar denetlenmedi, militanlar Türkiye'de örgütlendi, istihbarat raporları dikkate alınmadı. Dava avukatı İlke Işık, üçüncü yılında Ankara Katliamı'nı değerlendirdi.
10 Ekim 2015'te ne oldu?
Ankara Tren Garı meydanında sabah saat 10 civarında „Emek, Barış ve Demokrasi“ mitingi için toplananlar, iki ayrı bombalı saldırıya uğradı. Canlı bombalar tarafından gerçekleştirilen intihar eylemi, tarihe Türkiye’nin en büyük terör saldırısı olarak geçti. 103 kişi öldü, 500’den fazla insan yaralandı.
Patlama sonrası neler yaşandı?
Patlamalar sonrası, polis meydana girdi, biber gazı kullanıldı. Akrep denen araçlar, insanların üzerinde doğru hareket etti. Türk Tabipler Birliği (TTB) raporundaki ifadeler yaşanaları belgeledi. 10 Ekim Davası Avukat Komisyonu Üyesi İlke Işık, “Polis saldırısı yaralıları daha kötü yaptı. İnsanlık adına utanç anları yaşatan polislere hiçbir işlem yapılmadı“ ifadelerini kullandı. Saldırıda bacağından yaralanan eğitimci A. D.’nin söyledikleri yaşananları anlamak açısından önemliydi: “Kısa süre sonra Paris’te de IŞİD eylemi oldu. Orada polis yaralıları kucağında taşıdı. Bunu bile kıskandık.“
Deliller korunabildi mi?
Patlama sonrası olay yeri uluslararası standartlarda incelenmedi, deliller toplanmadı. Bir itfaiye aracı meydanı yıkadı. Hatta aynı gece, sabunlu su ile temizlenen alan trafiğe açıldı. Işık, bu konuda da şunları aktardı: “Burası çok büyük bir meydan. İki ayrı canlı bombanın, iki ayrı noktada gerçekleştirdiği katliam söz konusu. Bu geniş alanda, titizlikle inceleme yapılmalı, her köşede delil aranmalıydı.“
Dava nasıl sonuçlandı?
Saldırıdan 13 ay sonra, Kasım 2016’da başlayan yargılama süreci, Ağustos 2018’de verilen kararla sona erdi. Tutuklu 19 sanıktan 9’una 101 kez ağırlaştırılmış müebbet, kalan 10 sanığa ise “terör örgütü üyeliği“ ve “patlayıcı madde bulundurmaktan“ 7,5 yıl ile 12 yıl arasında değişen ceza verildi. Dava avukatı İlke Işık, hiçbir kamu görevisinin dosyaya dahil edilmeden yargılamanın sona ermesine tepki gösterdi; “Verilen karar eksikti, hukuken hatalı ve adaleti sağlayıcı değildi.“
Yeterli önlem alınmış mıydı?
Dava tutanak ve tanık ifadelerine göre mitingde yeterli polis yoktu, alana girişte üst araması yapılmadı. Avukat Işık, “Ankara Emniyeti’ne gelen istihbaratlar değerlendirilmedi ve ilgili birimlerle paylaşılmadı. Oysa saldırı engellenebilirdi“ dedi. Olayı inceleyen müfettişlerin raporuna göre olası bir saldırıyla ilgili istihbarata gelen 62 ayrı bilgi vardı, saldırı günü gelen belgede ise bombacının ismi bile yazıyordu.Tüm istihbaratlara rağmen canlı bombalar karayolu ile Antep’ten yola çıkıp, herhangi bir zorlukla karşılaşmadan mitingin başlangıç yeri Ankara Garı’na ulaştı. Işık; “Yargılama sürecinin toplamı ve edindiğimiz deliller bu katliamın tek sorumlusunun IŞİD’liler olmadığını gösteriyor“ ifadelerini kullandı.
IŞİD'ın Türkiye'de bu kadar büyük bir saldırı yapması nasıl mümkün oldu?
IŞİD’in, Türkiye’nin güney sınırlarındaki Suriye topraklarını ele geçirdiği dönemde sınırlar denetlenmedi. Militanlar, Türkiye'ye rahatça giriş çıkış yaptı ve sınır illerine yerleşti. Dava avukatı İlke Işık; „Örgüt buralarda militan buldu, örgütlendi, yaralılarını tedavi ettirdi“ dedi. Işık, iktidarın bu örgütlenmeyi engellemediğini söyledi: “Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu örgüt üyelerini sadece öfkeli çocuklar' olarak tanımlamıştı.“
Yapılanmanın merkezi neresiydi?
IŞİD, örgütlenmek için sadece sınır illeri Hatay ya da Kilis’i değil Adıyaman, Elazığ ve Konya gibi muhafazakar şehirleri de seçti. 10 Ekim Katliamı'nı gerçekleştiren bombacılar ise Adıyaman’daki hücreden çıktı. Örgütün yapılanma sorumlusu Mustafa Dokumacılar halen bulunamadı. Avukat Işık, “Burada, çok sayıda militanları, dernekleri, şirketleri, hücre evleri, depoları, silahları, bombaları olan bir örgütlenme oluştu“ dedi.
Örgütlenme engellenebilir miydi?
Işık, Suriye’de başlayıp, Türkiye şehirlerinde devam eden süreci özetledi: “Davanın başlaması ve Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne delillerin gelmesi somut gerçekleri ortaya çıkardı. Avukat grubu olarak araştırma yaparken, sanıkların devlet tarafından bilinen, takip edilen kişiler olduğu bilgisine ulaştık. Örgütsel faaliyet yürüttüklerini tespit etmiş olmasına karşın savcılık ve polis bu kişilere karışmamış, onları gözaltına da almamıştı.“ Ankara Katliamı'nın planlayıcısı Yunus Durmaz da takipte olan kişilerden biriydi.
IŞİD’e ait dernekler ne zaman tespit edildi, ne zaman kapatıldı?
Radikal İslam düşüncesi yayan IŞİD dernekleri, Türkiye’de gerçekleşen saldırılara kadar açıktı. Işık bu konuya şöyle değindi: „Genç Ensar, Genç Muhavvitler isimli derneklerin IŞİD’in legal alanı olarak kullanıldığı polis tutanaklarında olmasına rağmen bunlar kapatılmadı ve bu derneklerle ilgili tek bir soruşturma dahi yürütülmedi. Ankara dosyasında yer alan ve önceden serbest bırakılmış örgüt elemanları var.“
IŞİD saldırılarının birbiriyle bağı var mıydı?
2015 yılındaki Ankara saldırısından önce IŞİD, HDP Diyarbakır mitingi, Suruç, HDP Mersin ve Adana binalarının bombalanması, Antep düğün saldırısı eylemlerini de gerçekleştirdi. Işık’a göre eğer saldırılardan biri engellenmiş olabilse diğerleri de olmayacaktı.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!