İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık: „Erdoğan'ın inandığı tek şey oturduğu koltuk“
24 Haziran öncesinde Erdoğan'ı destekleyen islami kesimin görüşlerinde bir değişiklik var mı? AKP-MHP ittifakının dindar kesimde yol açtığı muhtemel kırılmayı İhsan Eliaçık ile konuştuk.
Türkiye, 24 Haziran'da sandığa gidecek. Türkiye’deki dindarların iktidara bakışını ve Erdoğan’ın İslamiyet anlayışını, Nisan ayında „silahlı terör örgütü propagandası“ yapmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan, antikapitalist Müslümanlar grubunun öncüsü, müfessir İhsan Eliaçık ile konuştuk.
Öncelikle sizden başlayalım. Terör örgütü propagandası yaptığınız iddiasıyla hapis cezası aldınız. Yaptığınız örgüt propagandası mıydı?
Ben terör örgütü propagandası falan yapmadım. Bir konuşmamda, Kürt şehirlerinde yapılan operasyonları eleştirdim. Operasyonlar sırasında 70 yaşında bir kadının öldürülmesi ve cenazesinin günlerce sokaktan alınmasına engel olunmasını, öldürülen bir sivilin bedeninin zırhlı araç arkasında sürüklenmesini eleştirdim. Hakkımda 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Karar üst mahkeme tarafından onanıncaya kadar da İstanbul dışına çıkmamam yönünde bir karar verildi.
Peki, cezanın asıl gerekçesi neydi?
Yıllardır Erdoğan’ın Müslümanlığı eleştiriyorum. Elbetteki beni bu haklı eleştirilerden dolayı cezalandıramayacaklardı çünkü söylediklerim İslami açıdan haklı eleştirilerdi. Geriye de bir tek şey kalıyordu, diğer muhaliflere yaptıkları gibi terörle yaftalamak. Bu aynı zamanda benim söylediklerimi de boşa çıkaracak bir karardı. “Bakın, bu adamın sözünü dinlemeyin. Kendisi terör destekçisi“ mesajı verip, itibarsızlaştırmak istediler.
Türkiye’deki Müslüman kesimi temsil eden tek lider Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan mı?
Tabii ki değil. AKP’nin yüzde 40 oranında oy aldığını göz önünde bulundurursak, Türkiye’ye şeriat gelmesini isteyen, şeriatçı olarak tanımladığımız, „safkan“ Müslüman kitlenin oranı yüzde 10’u geçmez. Geriye kalan yüzde 30 ise ortalama Türkiye vatandaşıdır. Yani öyle çok da dindar olmayan, merkez sağ bir kitleden oluşur.
Peki, Erdoğan, sizin tabirinizle „şeriat isteyen“ yüzde 10’u, ortalama merkez sağ kitleyle birlikte nasıl konsolide edebiliyor?
Özgürlük vaat ederek elinde tutuyor. Yani o kitlenin mensup olduğu çeşitli tarikat ve cemaati kapatmayacağını, onlara dokunmayacağını söyleyerek oylarını alıyor. Aslında Erdoğan gerçek dini görüşlerini açıklasa, bu grupların hepsini kendisinden uzaklaştırır.
Anlamadım…
Hatırlarsınız, Mart ayında yaptığı bir konuşmada Erdoğan, keskin fetvalar veren bazı hocaları kastederek “İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar“ demişti. İslam’da reform yapılması gerektiğini savunmuştu. Sonrasında da tepkiler üzerine sözlerine açıklık getirerek kastının bu olmadığını söylemişti. Eğer Erdoğan bu söyleminde ısrarcı olsaydı ciddi sorunlar yaşayabilirdi.
Niye?
Çünkü katı Müslümanlar dediğimiz, yeniliğe, düşünmeye ve sorgulamaya kapalı yüzde 10’u elinden kaçırırdı. Erdoğan'ın yüzeysel bir din anlayışı var. Seçmenleri kaybetmemek için ayrıntıya girmiyor. İslam’ı birbirinden farklı şekilde yorumlayan dini grupların inançlarına yönelik konuşmalar yapmıyor. Bu yöntemle bir denge tutturmuş durumda.
Erdoğan’ı destekleyen dindarlar arasında bir ayrışma yok mu?
Son dönemde bir ayrışma, kırılma var. Bunun da nedeni AKP’nin MHP ile yakınlaşması. Bu ayrışmayı, özellikle de daha önce Erdoğan’a oy vermiş dindar Kürtlerde görüyoruz. Bu milliyetçi ittifaktan rahatsızlık duyuyorlar. Yalnızca Kürtler de değil. Aşırı milliyetçilik konusunda duyarlılığı olan bazı dini gruplar da AKP’den uzaklaşıyor. Milliyetçilik dışında dindarları AKP’den uzaklaştıran bir başka mesele daha var.
Nedir o?
15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından Gülen Cemaati’nin tasfiye edilmesi ve onların yerine yerleşmesi muhtemel görülen dini grupların yakın takibe alınması.
Sözünü ettiğiniz bu kopuş, 24 Haziran’daki seçimler öncesinde AKP’yi zora sokmaz mı?
Erdoğan’ın dini cemaatlerin oylarına ihtiyacı kalmadı artık. Erdoğan’ın stratejisi, dine bakış açısı esnek, merkez sağ bir kitleyle iktidarını sürdürmek.
Erdoğan’ın dini söylemi, merkez sağ dediğiniz kitleye biraz fazla sert gelmez mi?
Erdoğan dindar biri değil. İslamcılıkla milliyetçilik arasında bir yerde konumlanmış durumda. Ben onun, Allah’ın varlığına falan inandığını da düşünmüyorum. İnandığı tek şey var, o da oturduğu koltuk. Taparcasına o koltuğun gücüne inanıyor. Erdoğan, tam bir abdestli kapitalisttir. Müslümanlık ona makam, rütbe ve zenginlik getirmeseydi, inanın İslam’ı ağzına bile almazdı.
Az önce Erdoğan’ın, İslamcılıkla milliyetçilik arasında bir yerde konumlandığını söylediniz. Bildiğim kadarıyla İslamiyet, milliyetçilik kavramına pek de sıcak bakmayan bir din…
Doğru, genel anlamda İslamiyet milliyetçiliği reddeder. Ancak Türkiye’de bu durum biraz farklılık gösterir. Türkiye’de Müslümanlıkla milliyetçilik birbirinden keskin bir biçimde ayrılmış değildir. Her Türk İslamcısı aslında biraz da milliyetçidir. Daha önce Kürt sorununa dair açılım yapmaya kalkışan Erdoğan, o kapıdan oy gelmeyeceğini görünce şimdi milliyetçiliğe kaydı.
Türkiye’deyse sizin dediğiniz gibi haksızlık karşısında sesini çıkarmayan bir Müslüman profili var. Neden?
Aslında bütün dinler haksızlığa isyanla doğmuştur. Ancak daha sonra zenginlerin, güçlülerin, imparatorların ellerine geçerek halkı uyuşturma aracı olarak kullanılmıştır. İki tür din vardır: Ezenin ve ezilenin. Türkiye’de de Müslümanların, ezilenlerin tarafında olması gerekirdi. Ancak bizdeki kabile geleneği buna engel oluyor. „İktidar, bizim kabiledense eleştiremeyiz“ anlaşıyı var. Bakın, 24 Haziran’da CHP iktidar olsa, bugün AKP’ye oy veren ve sesini çıkarmayan Müslümanların tümünün muhalif kesildiğini görürsünüz. Gerçek Müslüman, iktidar kendi kabilesinden dahi olsa, ortada bir haksızlık varsa sesini çıkarabilene denir.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!