RedHack Davası: „Kralın çıplak olduğunu yazmayalım mı?“
Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın sızdırılan maillerini haberleştirdikleri için 304 gündür cezaevinde olan üç gazeteciden Ömer Çelik tahliye edildi. Öğreten ve Kanaat'in tutuklulukları devam ediyor.
Sosyalist marksist hacker grubu RedHack'in sızdırdığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın maillerine dair haberler ve sosyal medya paylaşımları yaptıkları için yargılanan 6 gazetecinin ilk duruşması Salı günü İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.
Mahkeme, tutuklu 3 gazeteciden Ömer Çelik'in tahliyesine karar verirken, Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat için ise „suçun oluştuğuna ilişkin somut deliller olduğu“ iddiasıyla tutukluluklarının devamını istedi. Mahkeme heyeti Bakan Berat Albayrak'ın davaya müdahillik talebini de kabul etti. Bir sonraki duruşma 6 Aralık'ta.
Tutuklu gazeteciler Diken eski haber editörü Tunca Öğreten, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Haber Müdürü Ömer Çelik, BirGün Gazetesi Muhasebe Sorumlusu Mahir Kanaat ve tutuksuz yargılanan meslektaşları Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Metin Yoksu, Etkin Haber Ajansı (ETHA) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Derya Okatan, Yolculuk Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Eray Sargı da gözaltına alınmalarından 304 gün sonra duruşma salonunda hakim karşısına çıktı. Mahkeme Başkanı ise; Deniz Yücel, Meşale Tolu ve Cumhuriyet gazetesi davalarında tutuklama kararlarını veren hakim Mustafa Çakar'dı.
„Geçecek bu günler“
Tutukluluğunun devamına karar verilen gazeteci Tunca Öğreten'in eşi Minez Bayülgen, „Beklediğimiz karardı. Şaşırmadık. Adalet olsaydı şaşırırdık, ama yok. Bu süreç ne yazık ki böyle. Ömer’e çok sevindim. Bugün duruşmada Tunca’yı gördüm, konuştum. Geçecek bu günler“ dedi.
Tutuksuz sanıklardan gazeteci Derya Okatan ise, karara ilişkin „Sonuca çok üzgünüm. Bir arkadaşımızı alabildik sadece. Biz Tunca ve Mahir'in de serbest bırakılmasını bekliyorduk. 10 ay oldu. Delillere bakıldığında, tutuklulukları da siyasi bir karar“ değerlendirmesini yaptı.
Savunmalardan satır başları
Hakkında tahliye kararı verilen gazetecilerden Ömer Çelik savunmasını bir çevirmen eşliğinde Kürtçe yaptı. Çelik, Kürtçe savunma yapmasının mahkemeye tepki olmadığını söyledi.
Gazeteci Çelik savunmasını Kürtçe olarak sürdürürken, Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar sık sık savunmayı kesti ve aynı gün beş duruşma daha olduğunu belirterek Çelik'ten savunmasını toparlamasını istedi. Çakar, Çelik'in Kürtçe savunma yapmasıyla ilgili rahatsızlığını ise, „Madem Kürtçe savunma yapıyorsun, bundan sonra tercümanın aracılığıyla iletişim kuracaksın“ sözleriyle dile getirdi. Çelik'in mahkemeye sunduğu yazılı savunmasından bazı bölümler şöyle:
„Tekleşmeyi kabul mü etmeliyiz?“
„Anadilimizin kişiliğimizin oluşmasında ne kadar önemli olduğunu tutukluluk sürecinde daha iyi anladım. Bu yüzden savunmamı anadilim olan Kürtçe yapmak istiyorum. Anadilime ilişkin eksiklerimin büyük oranda maruz kaldığım asimilasyon politikaları olduğunu da belirtmek isterim.
Başka bir ülkede, bugün bizi karşınıza çıkaran mesleki çalışmalarımızdan dolayı belki de ödüle layık görüle bilinecekken, maruz kaldığımız yaklaşım fiziki işkence ve tutuklama oldu. Aslına bakarsanız bugün karşınızda bile bulunmayabilirdim. Bana işkence uygulayan polisler, başucumda uzun süre beni öldürüp-öldürmeme konusunda birbiriyle tartıştı çünkü.
Türkiye bugün yaşadıklarıma benzer şekilde mafyatik siyaset uygulamaları ile yönetilmektedir. Yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü bugün hiç olmadığı kadar sınırlandırılmakta ve gasp edilmekte. Siyasi iktidar kendi yandaşlarına farklı davranırken, kendisine muhalefet edenlere karşı ise farklı davranmaktadır.
Peki, biz bu ülkenin kaderi haline getirilmek istenen tekleşmeyi kabul mü etmeliyiz? Bizden mutlak itaat isteyenlere boyun büküp, onların birer methiye dizercesi mi olalım? Kralın çıplak olduğunu görmeyelim mi, yazmayalım mı, söylemeyelim mi?
Görmek isteyen gözler, duymak isteyen kulaklar için her şey çok açık. Siz değerli heyete sormak istiyorum: Gerçekten asıl suçlu ve suçluların kim olduğunu bilmiyor musunuz?“
Mahir Kanaat: Gazeteci yerine kasapla görüşmem daha mı normal?
„Örgüt propagandası diyorsunuz, bu haksızlıktır, biz araştırır ve haber yaparız. Haber bilgileri marketlerde yoktur. Gazeteci takip ettiği haber hakkında ilgili herkesle görüşmeye çalışır. Gazeteci sadece gazetecilik yapar. Mailler bende yok, bahsi geçen mailleri ne indirdim ne inceledim. Haber yapmadık. Olmayan haberle nasıl bir algı oluşturmaya çalışıyorum? Twitter üzerinden takip etmenin suç sayıldığını bilmiyordum. Hesaplar milyonlarca insan tarafından takip ediliyor suç mu?
Deniz Yücel’le görüştüğüm söyleniyor, iki gazetecinin görüşmesi çok normal. Gazeteci yerine kasapla görüşmem daha mı normal? O tarihte Deniz Yücel hakkında bir soruşturma yoktu. Kendisi başbakanın toplantılarına akredite bir gazetecidir.
“Oğlumun doğumunda yanında olamadım, 10 aydır tutsağım. Kızım 7 yaşında ve bana inanılmaz bağlı. Günlerce ‚Babam ne zaman gelecek?‘ diye ağlamış.“
Tunca Öğreten: 7 milyar insanın bildiği sır mıdır?
„İddianame teması, hükümeti yıpratmak IŞİD'le irtibatlı göstermek. Kaleme aldığım haberde bu tema var mı, hayır yok. Mailler yayınlandıktan sonra imzayla yaptıgım haberde tek bir ima yok. Çünkü haberinde IŞİD'in i’si bile yok. 'İlişki’yi iddianameyi hazırlayan savcı kuruyor. İçinde bulunduğum durum; Redhack bakanın cüzdanını çalmış. Sonra da itiraf etmiş. Bir gazeteci olarak bu hırsızlığı hikayeleştirdim diye savcı hırsızı değil gazeteciyi tutuklamış.
İddianame kendi kendini baştan sonra çürüten bir iddianame. Redhack kendi hesabından bakana ait mailleri hackleyip gazetecilerle paylaşacağını duyurdu, 17-18 gazeteciyle paylaştı. Ben de kendimi orada buldum. Gruba eklenmek için onaya gerek yok. Sonra da maillere ulaşabileceğim bir bağlantı vardı görevim gereği haber yaptım.
Suç olarak ben Twitter'da bazı hesaplarla takipleşmem gösteriliyor. Ben gazeteciyim. Habere hakikate ulaşmak için kişilerle de görüşürüm, takip de ederim.
Devlet sırrı ifşa etmek denmiş; bir bilgi ya devlet sırrıdır ya değildir. Çalınan hesap bakanın kişisel hesabıdır neden içinde devlet sırrı var? Powertrans haberin yaptım ne Albayrak'ın özel hayatıdır ne de devlet sırrıdır. 7 milyar insanın bildiği sır mıdır? 7 milyar insan bunları okuyor, haberini yaptığım için devlet sırrını açıklamaktan ben suçlu oluyorum.“
Derya Okatan: Albayrak bu mailleri reddetmedi
„Albayrak bu mailleri reddetmedi. Dava, hala hizaya gelmeyenleri hizaya getirmek, gerçeklerde ısrar eden gazetecilere gözdağı vermek için açılmıştır. O haberleri yaptım çünkü halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını savunuyorum. Benim kalemime yön veren Saray'ın icazeti değil, kendi vicdanımdır, sosyalist bir gazeteci olarak ezilen halklara karşı duyduğum sorumluluktur.“
Eray Sargın: Hesap bana ait değil
„Twitter hesabını ben kullanmıyorum, bana ait değildir. Bu sebeple atılı suçları kabul etmiyorum. Ben gazeteciyim. Burada gazetecilik faaliyeti engellenmek isteniyor, arkadaşlarımın gazeteciliğine kefilim.“
Metin Yoksu: Haberlerimiz iddianame oldu
„İsteğim dışında bir gruba eklendim, mailler gelmeye başladı. Grupta yazılanları bir bir takip etmedim. Söz konusu mail adresine girmedim, mail paylaşımında bulunmadım. Twitter'da herkesi takip edebilirim. Bu takip ettiğim kişi ile irtibatta olduğum anlamına gelmez.“
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!