Newroz: “Kemal ne yaptı da, vurdular onu?“
23 yaşındaki Kemal Kurkut, 2017 Diyarbakır Newroz'unda güvenlik noktasında polis tarafından vurularak öldürüldü. Bir senenin ardından Ailesi soruyor; „Böyle bir adalet sistemi olabilir mi?“
Önce polis kurşunuyla oğlunu sonra da doğduğu toprakları kaybetti. 21 Mart 2917’de Diyarbakır’daki Newroz’da öldürülen Kemal Kurkut’un annesi Secan Kurkut, evde oğlunun odasını daha fazla görmeye dayanamıyordu. Bu yüzden oğlu Cihan, eşini, çocuklarını ve annesini alarak, Malatya’daki evlerini terkedip Muğla’ya yerleşti. Ama bu Kemal’in acısını dindirmemişti.
23 yaşındaki Kemal Kurkut, 4 çocuklu ailenin en küçüğüydü. İlkokula başlarken kanserden babasını kaybetti. En büyük abisi Ercan, hakkında açılan bir davadan ceza alınca yurtdışına gitti. Öğretmen olan abisi Ferhat, OHAL’de çıkartılan KHK ile ihraç edildi. Yaşanan tüm bu sıkıntıların arasında Kemal ise İnönü Üniversitesi Güzelsanatlar fakültesi Müzk bölümünü kazandı. Keman, saz ve gitar çalmayı öğrendi, besteler yaptı.
2017 yılında ilk defa Newroz’a katılmak istedi. Evdekiler onu odasında ders çalışıyor zannederken o Diyarbakı’a doğru yola çıktı. Newroz alanına girmeye çalışırken polis kurşunuyla öldürüldü. Sırtından, tam da kalp hizasından vurulmuştu Kemal. Yetkililer “canlı bomba“ diye duyurdu önce. Ancak gazeteci Abdurrahman Gök’ün çektiği 8 kare fotoğraf olayın asıl yüzünü ortaya çıkarmıştı. Üstü çıplak olan Kemal Korkut’un ne üzerinde ne de daha sonra bakılan çantasında bomba vardı.
4 çocuğunu kayısı fabrikasında çalışarak büyüten Secan Kurkut ile geçen bir yılı konuşmak için Muğla’daki evlerine gidiyorum. Şehir merkezine bir hayli uzak, sessiz, sokakları boş bir mahallede iki katlı beton bir evde oturuyolar. “Kemal’i unutmadığınız için teşekkür ederim“ sözleriyle karşılıyor beni. Sonra gözleri dolu dolu en küçük oğlu Kemal’i anlatmaya başlıyor.
“El üstünde tutardım Kemal’i. Çok sessiz bir çocuktu. Okuluna gider, eve gelirdi. Arada bize şarkılar söylerdi. Küfür bile etmedi hayatı boyunca. O kadar nazik bir çocuktu.“
„Hayatında ilk defa Newroz görecekti“
Bir yıl boyunca kendine sorduğu soruyu bana da sordu. “Kemal ne yaptı?’ Ne yaptı da vurdular onu?“ Cevap veremiyorum… Bir süre sessizliğin ardından devam ediyor, “Keşke kolunu bacağını kırsalardı da kurşuna dizmeselerdi. Hayatında ilk defa Newroz görecekti zalimler bırakmadılar.“ Kemal’in öldürüldüğü ana dair fotoğraflara ise hala bakamayan annenin tek isteği ise adalet.
Kemal’in cenazesi sırasında da birçok sıkıntı yaşamış Kurkut ailesi. Yıllarca aynı mahallede yaşadıkları komşuları önce “canlı bombaydı“ diye gitmemişler başsağlığına. Ne zaman fotoğraflar ortaya çıkmış o zaman ziyaret etmeye başlamışlar. Sonra babasının yanına gömmek istemişler Kemal’i, ama bir anda mezarlık alanı SİT alanı olmuş. İzin verimemiş oraya gömülmesine. O nedenle başka bir yere taşımışlar mezarlığı.
Abisi Cihan Kurkut sakin ama bir o kadar da yorgun sesiyle, „canlı bomba“ açıklamasından sonra ister istemez şüpheye düştüklerini anlatıyor: “Ama sonra görüntüleri gördük. İçler acısı bir durum. Kardeşim yok yere öldürüldü.“
Kemal’i vuran polise “olası kastla insan öldürmek“ suçundan dava açıldı. 3 ay görevden uzaklaştırılan sanık polis yargılaması bitmeden görevine göndü. Mahkeme savcısı tutuklanmasını tale etti ancak hakim tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Yargılama devam ediyor. Bir sonraki duruşma 26 Nisan’da. Ama aile bu süreçte sanık polisin devlet tarafından korunduğunü düşünüyor. Abi Cihan Kurkut, “Duruşmada sanki yargılanan bizdik. Mahmekeye girerken bizi iki kere aradılar. Ama onun polis arkadaşları silahlarıyla içerdeydi. Artık devlete de güvenmiyorum. Böyle bir adalet sistemi olabilir mi?“ Secan Kurkut ise ilk duruşmada fenalık geçirdiği için yargılamalara gitmiyor. “O polisin sesi bile bana çok ağır geliyor“ diyor.
Ankara Katliamı'ndan sonra
Öte yandan olay sırasında güvenlik kameralarının kaydettiği görüntüler mahkemeye ulaşmış ancak aileye verilmemiş henüz. Kemal’in neden üstünün çıplak olduğu, o gün vurulmadan önce ne yaşadığı henüz tam olarak bilinmiyor. Görüntüleri kısmen izleyen Kurkut ailesinin Avukatı Reyhan Yalçındağ “İzlediğim kadarıyla önce arama noktasında polis tarafından rencide edici hareketlere maruz kalıyor. Sonra geri dönüyor ve soyunmaya başlıyor ardından bir kasaptan biçak alıyor. Ama polislere yönelik herhangi bir hamlesi yok. Daha çok kendine yönelik, kendine zarar verecek gibi.“
Bazı haberlerde çıkan “psikolojik sorunları vardı“ iddialarını da soruyorum. Kesin bir dille yalanlıyorlar haberleri. 10 Ekim 2015’de Ankara’da yaşanan bombalı saldırıdan bahsediyorlar sonra. Katliam sırasında alandaymış Kemal. Eve döndüğünde “Her yerde kan vardı. İnsanları öldürdüler“ diye anlatmış sadece. O günden sonra daha da sessizleşmiş. “Vicdanı olan her insan kadar o da etkilendi yaşananlardan ama bu 'psikolojik sorunları vardı’ demek değil“ diyorlar.
Kemal’den ara ara dinledikleri şarkıları şimdi kayıtlardan dinliyor Kurkut ailesi. Ama Secan Kurkut 1 yıldır ne fotoğraflarına bakabiliyor ne de şarkılarını dinleyebiliyor oğlunun.
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!