Açlık grevinin 100.gününde çağrı: „Ölümü değil, onurlu bir yaşamı savunuyoruz!“
Almanya'daki Barış Akademisyenleri,100 gündür açlık grevinde olan ve 23 Mayıs'tan beri cezaevinde tutulan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için çağrıda bulundu.
Türkiye’de inşa edilmekte olan Erdoğan diktatörlüğü, her geçen gün şiddetini artırıyor. Hükümet, Olağanüstü hal rejimi altında kamu görevlilerinden akademisyenlere ve gazetecilere, milletvekillerinden belediye başkanlarına kadar muhalif kesimler üzerinde kurduğu baskıyı meşrulaştırmaya çalışıyor.
Son bir yılda, 150 bin kamu çalışanı haksız ve hukuksuz biçimde işlerinden atıldılar ve sosyal hakların çoğundan mahrum bırakılarak “sivil ölüme“ mahkûm edildiler. Bu kişiler, bütünüyle iktidarın güdümünde olan yargı nedeniyle, hak arama özgürlüklerini kullanamıyorlar. İş bulma mücadelesinde tüm kapılar yüzüne kapanan ve intihar eden arkadaşımız, Dr. Mehmet Fatih Traş’ı unutmadık.
Eğitim emekçisi olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça da, yedi ay kadar önce aynı hukuksuzluğa maruz kalmıştır. Arkadaşlarımız, başta kamu emekçileri olmak üzere tüm demokratik muhalefet üzerinde kurulan baskıya son verilmesi ve işlerine iade edilmek talebiyle, Ankara’da İnsan Hakları Anıtı önünde 120 gün oturma eylemi yaparken defalarca kez gözaltına alınmış, sayısız kez şiddete maruz kalmış ve 9 Mart 2017 tarihinde süresiz açlık grevine başlamıştır.
Bu eylemin yarattığı etkiden ve muhalif kesimleri bir araya getirerek kitlesel bir mücadeleyi başlatabileceğinden korkan iktidar, açlık grevlerinin 76. gününde (23 Mayıs 2017) Nuriye ve Semih’i tutukladı. Nuriye ve Semih hapishanede açlık grevine devam ederken, polis İstanbul ve Ankara’da dayanışma eylemleri düzenleyen aralarında Barış için Akademisyenler ve Barış için Kadın Girişimi’nden arkadaşlarımızı gözaltına aldı. Ayrıca, Nuriye ve Semih’e destek için açlık grevine başlayan Semih’in annesi Sultan ve eşi Esra Özakça ise her gün polis şiddetine ve biber gazına maruz kalıyor.
Bizler, Almanya’da bulunan bir grup Barış Akademisyeni olarak Türkiye Devleti’nden, muhaliflere karşı uygulanan ‚düşman hukuku rejimine‘ son vermesini talep ediyoruz. Hükümet, Nuriye ve Semih’in her geçen saat artan ölüm riskine karşılık derhal adım atmalıdır. Hukuksuz biçimde işten atılan tüm kamu emekçileri işlerine iade edilmeli ve ihlal edilmiş hakların telafisi için gerekli hukuki mekanizmalar harekete geçirilmelidir.
Erdoğan rejiminin Türkiye’deki barışçıl yaşama verdiği zarar, hepimizi ilgilendirmektedir. Avrupa ülkelerinin Türkiye’de güçlenen faşizmi, mülteci anlaşması, uluslararası ticaret veya silah ticaretine bağlı çıkar dengeleri dolayısıyla göz ardı etmeleri, kabul edilmez bir durumdur.
Türkiye’deki insanların direnişlerinde yalnız bırakılmaması ve yükselen faşizme birlikte karşı gelinmesi için, Almanya’daki ve Avrupa’daki kamuoyunu sessiz kalmamaya ve duruşlarını belirlemeye davet ediyoruz.
BARIŞ İÇİN AKADEMİSYENLER-ALMANYA
taz lesen kann jede:r
Als Genossenschaft gehören wir unseren Leser:innen. Und unser Journalismus ist nicht nur 100 % konzernfrei, sondern auch kostenfrei zugänglich. Texte, die es nicht allen recht machen und Stimmen, die man woanders nicht hört – immer aus Überzeugung und hier auf taz.de ohne Paywall. Unsere Leser:innen müssen nichts bezahlen, wissen aber, dass guter, kritischer Journalismus nicht aus dem Nichts entsteht. Dafür sind wir sehr dankbar. Damit wir auch morgen noch unseren Journalismus machen können, brauchen wir mehr Unterstützung. Unser nächstes Ziel: 40.000 – und mit Ihrer Beteiligung können wir es schaffen. Setzen Sie ein Zeichen für die taz und für die Zukunft unseres Journalismus. Mit nur 5,- Euro sind Sie dabei! Jetzt unterstützen
Starten Sie jetzt eine spannende Diskussion!