„Beyaz Toros“ yerine „siyah Transporter“: Zorla kaybetmeler tekrar gündemde

Ankara'da son dönemde benzer yöntemlerle 13 kişi zorla kaybedildi. 12'si siyah renkli Volkswagen Transporter marka araçlara bindirilerek.

„Sesi iyi gelmiyordu. Sonra elinden telefonu alıp kapattılar.“ Foto: dpa

1990’lı yıllarda Kürt kentlerinde bir hayalet gibi dolaşan “Beyaz Toros“ isimli Renault model araçlar, devlet eliyle gerçekleşen faili meçhul cinayetlerin başkahramanıydı. Kar maskeli kişilerce bu araca zorla bindirilen yüzlerce kişiden bir daha haber alınamadı. Araca bindirilip haber alınanlar ise yıllar sonra kemiklerine bir yerde rast gelinen isimlerdi. Haber alamayan aileler ise araca bindirilen yakınlarının bir gün yeniden geri geleceğinin umuduyla yılları devirdi. Hala bugün, Beyoğlu'ndaki Galatasaray Meydanı'nda faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin yakınlarının oluşturduğu “Cumartesi Anneleri“nin 640 haftadır süren adalet arayışını görebilirsiniz.

Beyaz Toroslar o günlerde işlenen cinayetlerin simgesi olmuştu. Devlet yetkilileri hiçbir zaman böylesi araçların varlığını kabul etmese de ailelerin yılları bulan mücadelesi sonrası bu araçlar faili meçhul cinayetlerle özdeşleşti.

Beyaz Toros'un yerini siyah Transporter aldı.

Üzerinden yıllar geçen ancak halen birçok ailenin hafızalarından silinmeyen zorla kaybetme olayları geçtiğimiz aylarda yeniden yaşanmaya başlandı. Toros marka araçların yerini, siyah Volkswagen Transporter model araçlar aldı. Hayalet araçların adresiyse bu kez Ankara.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra sadece Ankara’da İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’ne resmi olarak 13 zorla kaybetme başvurusu yapıldı. 14 Mayıs'tan bu yana kendisinden haber alınamayan Fatih Kılıç hariç, diğer 12 kişinin ortak noktası, siyah Transporter marka araçlar ile kaçırılmış olmaları. Bu kişiler aynı zamanda darbe girişimi sonrası çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile açığa alınan ya da ihraç edilen isimler.

Polis, „eşiniz kaçmış olabilir“ dedi.

Siyah Transporter ile kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan isimden birisi Mustafa Özben (42). Özben'in kaybediliş hikayesini eşi Emine Özben'den dinledik.

Özben, Ankara Barosu’na kayıtlı avukattı. Bir süre avukatlık yapan Özben, daha sonra avukatlığı bırakıp Turgut Özal Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders vermeye başladı. Ancak üniversitesi darbe girişiminden hemen sonra 23 Temmuz 2016'da kapatılınca işsiz kaldı.

Mustafa Özben, 9 Mayıs 2017 günü öğlen 12.30 civarı kızı Hatice’yi (10) okula bırakıp, alışveriş yaptıktan bir kaç saat sonra eve dönecekti ama dönmedi. Ertesi gün yani 10 Mayıs’ta Emine Özben, Ankara Emniyet Müdürlüğü Şentepe Polis Merkezi’ne başvurdu. Polisler, kendisine eşinin „kaçmış“ olabileceğini söyledi.

Kendi çabalarıyla delil toplamaya çalışıyor.

Özben, eşinin sesini kaçırıldıktan iki gün sonra,11 Mayıs günü duydu. Emine Özben yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

„11 Mayıs Perşembe günü saat 22.02’de kayıtlı olmayan bir telefon beni aradı. Karşıdan gelen ses eşimin sesiydi ancak tedirgindi. Beni ve çocuklarımızın durumunu sordu. Sesi iyi gelmiyordu. Sonra elinden telefonu alıp kapattılar. Bu telefon görüşmesinden sonra bir daha eşimden haber alamadım.“

Eşinin „kaçmış olabileceği“ ihtimaline inanmayan Özben ve yakınları kendi imkanlarıyla eşinin izini sürmeye başladı. İlk olarak, Özben'in kaçırılmadan önce evine yakın yerdeki Televizyon Caddesi’nde bulunan ATM'den 350 TL para çektiği bilgisine ulaşıldı. Günler sonra da bu ATM'ye yakın bir yerdeki Güventepe Caddesi Kıvanç Sokak girişinde Özben'in terk edilmiş haldeki arabasına ulaşıldı. Görgü tanıklarına da ulaşan aile Özben'in ATM'den para çektikten sonra yakınlardaki bir markete girip ekmek aldığını öğrendi. Tanıkların anlatımına göre kaçırma olayı marketten çıktıktan sonra yaşandı. Özben, 3 kişi tarafından 34 plakalı siyah renkli Transporter araca zorla bindirildi.

Polis tanıkları dinledi ama tutanak tutmadı.

Bir tanık; „olay filmlerdeki gibiydi, yüzü maskeli bir şahısta vardı, bir anda zorla araca bindirip uzaklaştılar’ dedi.

Tanıklar, ayrıca polis ihbar hattı 155'i arayıp kaçırma olayını ve aracın plakasını da verdi. Emine Özben, polislerin tanıkları dinlediğini ancak resmi olarak ifadelerini almayıp, herhangi bir tutanak tutmadan bölgeden ayrıldığını, eşinin akıbetini araştırırken öğrendi. Bu sırada eşi hakkında „FETÖ üyeliği“ gerekçesiyle soruşturma açıldığı bilgisine de ulaştı. Emine Özben, eşi hakkında açılmış olan soruşturmanın kaçırma olayına gerekçe olamayacağını ve ortada bir suç varsa bunun yargı süreciyle açığa çıkartılması gerektiğini söyledi.

Emine Özben, bu bilgileri ve kamera görüntülerini emniyet ve savcılık ile de paylaştı. Fakat Özben’in bindirildiği araca ulaşılamadı. Kayıp başvurusu sonrası soruşturma dosyası açıldı. Ama görevli savcının üç kez değişmesinden dolayı Özben’in akıbetine dair soruşturmada henüz sonuç alınmadı. Ankara Valiliği, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na da yazılı olarak başvurdu fakat bu başvurulardan da sonuç alamadı.

Kaçırma olayları meclis gündemine taşındı.

Özben ile birlikte benzer kaçırma olaylarının artması üzerine CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, devreye girdi. Tanrıkulu, kendisinden haber alınamayan 13 kişinin zorla kaybetmelerini Meclis gündemine taşıdı.

Tanrıkulu’nun bir dönem avukatlığını üstlendiği faili meçhul cinayetlerden bahsetmesiyle eşinin hayatından endişe etmeye başlayan Özben, hala eşinden haber alma arayışını sürdürüyor.

Özben gibi benzer şekilde kendisinden haber alınamayan kişilerinin ailelerin resmi kurumlara yaptığı başvuruların sonuçsuz kalması kaçırma olaylarına dair endişeleri de arttırıyor.

41 gün işkence yapıldı. Sonra emniyete ortaya çıktı.

KHK ile kapatılan özel okullarda öğretmenlik yapmış olan Önder Asan ise 1 Nisan 2017 tarihinde Ankara Yenimahalle Yahyalı’da kaçırıldı. Asan'ın otomobilinin lastiklerinin indirilmiş olduğu, bu nedenle taksiye bindiği ve aracın önünü kesen siyah Transporter'a bindirilerek kaçırıldığı belirlendi. Önder Asan, kaçırıldıktan 41 gün sonra 12 Mayıs 2017 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğünde ortaya çıktı. Ailesine gözaltında olduğu haber verilen Asan’ın avukatı görüşme için Emniyete gitti ancak müvekkili ile görüşemedi.

Bir sonraki gün avukatı ile görüşebilen Asan’ın 1 Nisan 2017 günü taksi ile yolculuk yaparken 4 araç tarafından yolunun kesildiği ve silahlı kişilerce kaçırıldığı ifade edildi. Söz konusu kişilerin kendilerini polis olarak tanıttıkları, Asan’ın 41 gün 1.5 metrekarelik bir hücrede tutarak işkence yaptıkları ve 12 Mayıs 2017 günü Eymir gölü yakınında polise teslim ettikleri öğrenildi.

Şu ana kadar kaçırılan toplam 13 kişinin isimleri:

Önder Asan, Sunay Elmas, Mustafa Özgür Gültekin, Hüseyin Kötüce, Ayhan Oran, Mesut Geçer, Turgut Çapan ,Cengiz Usta, Mustafa Özben, Fatih Kılıç, Durmuş Ali Çetin, Cemil Koçak, Murat Okumuş.

Einmal zahlen
.

Fehler auf taz.de entdeckt?

Wir freuen uns über eine Mail an fehlerhinweis@taz.de!

Inhaltliches Feedback?

Gerne als Leser*innenkommentar unter dem Text auf taz.de oder über das Kontaktformular.

gazeteciliğe 2012 yılında Dicle Haber Ajansı'nda başladı. Uzun süre Kürt bölgelerinde çalıştı. Şu anda Ankara'da politika muhabirliği yapıyor.

Das finden Sie gut? Bereits 5 Euro monatlich helfen, taz.de auch weiterhin frei zugänglich zu halten. Für alle.

Bitte registrieren Sie sich und halten Sie sich an unsere Netiquette.

Haben Sie Probleme beim Kommentieren oder Registrieren?

Dann mailen Sie uns bitte an kommune@taz.de.